Zemheri soğuklarında, erken inen akşamlarda, keskin kömür kokusu ile dolan havalarda; çok özlenen, sene boyunca yolu gözlenen, uğruna cemreler sayılan mevsimin adıdır, yaz.
Yaz ayları ile birlikte ciddiyetten, kurallardan uzaklaşılır; muhabbetin, samimiyetin, dostluğun, güzelliklerin içinde buluverirsin kendini.
Yaz boyunca; umursamazlığın, özgürlüğün, rehavetin ve keyfin tadına varılır.
Hayattan çalar, nafile telaşlardan bir mevsimlikte olsa uzaklaşılır.
Aydınlık günlerde; başını en uzak rüzgârlara kaptırır, hayallerin peşine düşülür, umutlara yelken açılır.
Hem beden hem ruh dinlenir.
Adeta zaman uzar saate değmeden, ömrümüze ömür katılır.
Belki de hafızamızda kalan en güzel hatıralar yazın yaşanan, yazın biriktirilen anılardır.
Bir şort bir tişört, bir kürek bir kayık, biraz karpuz biraz peynir yeter sana.
Griye, siyaha inat; allar, morlar, yeşiller sarar bağı bahçeyi.
Hanımeli kokuları, yasemin kokuları, iyot kokuları yarışır birbiriyle.
Gül dalda, salkım asmada, gün toprakta, arı özdedir yaz günlerinde.
Özgürce koşar, oynar çocuklar; kırda, dağda, bayırda…
Yaz gecelerinde sokaklara dökülür; fakiri zengini, genci yaşlısı, çoluğu çocuğu…
Sohbetlerin en şahanesi yapılır bir çınar gölgesinde, bir çardağın altında, akşamları terasta kurulan bir masanın etrafında.
Domatesi, karpuzu, kavunu, biberi, patlıcanı ile bolluk bereket yaşanır yaz sofralarında.
Hasret kokan yolları aşıp aydınlık günlerde özlem gideririz, uzun zamandır görmediğimiz sevdiklerimizle, dağımızla, taşımızla, toprağımızla.
Kumsalda sırtüstü uzanıp güneşlenirken sıkıntıları öteler, masmavi bir dünyaya kulaç atılır, kıyıya vuran dalgaların sesiyle sarhoş olunur. Başıboş saatlerde, çakır bir keyfin içinde buluruz kendimizi.
Sertab Erener’in şarkısında olduğu gibi yaşanır yaz ayları. Uzanmışım kumsala/Güneş damlar içime/Kurumuş dudaklarımda/Unutulmuş bir beste/Yaşıyorum aheste. Kapılmışım rüzgâra/Savrulup gidiyorum/Şimdi çok uzaklarımda/Nafile telaşlarım/Hayattan çalıyorum.
Gecenin karanlığında yıldızların altına uzanılır; milyonlarca yıldızın parlaması ile mavi bir atlasa dönen gökyüzünü seyre dalarken dilimize dolanır en romantik aşk şarkıları.
Kayan bir yıldızın peşine takılır dileklerimiz.
Bir öğlen uykusu şekerlemesi, alıp götürür tüm yorgunluğumuzu.
Gün doğumlarında herkes uyurken, karıncanın su içebildiği bir kıyıdan denize ilk girmenin heyecanına kapılırız.
Denizin mavisi alır götürür yorgunlukları uzak diyarlara, arınır paklanırsın her kulaç atışında.
Yaz akşamları binbir renge bürünür gökyüzü. Gülkurusu akşamların rengi vurur yanık tenlerimize.
Yaz mevsiminin güzelliği, İçinde barındırdığı rahatlıkta, sakinlikte, boş vermişlikte, renklilikte saklı olsa gerek.
Ağustos böceği gibi hiç bitmeyecek sandığımız güneşli güzel günler gelir geçer.
Derimizdeki güneşin rengi, burnumuzdaki tuz kokusu, beyaz köpüklerin peşine takılan umutlar, gecikmiş yaşanmışlıklar kalır gök mavisi ile su yeşil arasında.
Çaresiz; erken inen akşamlarla, vefasız kuşların çığlıkları ile veda edilir yaz aylarına. Güneş tenle, kelebekler çiçeklerle, yapraklar dallarla vedalaşır. Ve düşer dillere bir ayrılık şarkısı.
O YAZ… Ne güzel geçmişti bütün bir yaz/Başımda kavak yelleri esen o yaş/Bense hanımeli kadar beyaz/Çalmıştınız kalbimi bilmeden biraz/Nasıl da koşuşurduk bahçelerde/Şarkı söylerdik mehtaplı gecelerde/Sen bana, ben sana komşu evlerde/Kök sarmaşıklar gibi sarıldık o yaz/Çocuk kalbimize dolan gamla/Oturup ağlamıştık sessiz çardakta/Çaresiz erken inen akşamla/Veda edip ayrıldık biterken o yaz (Zerrin Özer)
Esen kalınız…
Yerel Haberci
25/07/2021
