0 302 Çaylar Şirketten
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

0 302 Çaylar Şirketten

Facebook'ta paylaş
11/05/2021 , 14:32:57 Hit: 699

Sıfır- üç- sıfır- iki: seksenli yıllarda yapılan otobüs yolculuklarının değişmez şifresiydi. Bu şifre ile aşılırdı bütün yollar, dağlar, bayırlar… Ağır ağır çıkılırdı rampalardan, yavaş yavaş geçilirdi virajlardan, salına salına inilirdi yokuşlardan, motorunun narası ile tir tir titrerdi yollar.

 

Seksenli yıllarda seyahat etmiş olanlar bu şifreyi eminim çözmüşlerdir. Şifre 0302 Mercedes –Benz (Otomarsan) otobüsüdür.

 

Farklı bir dünyaydı, farklı bir kültürdü o yıllarda seyahat etmek.

Seksenli yıllarda, otobüs terminaline bir iki saat önceden gidilir. Bavulların, çantaların üzerine çöker otobüsümüzün perona yanaşması sabırsızlıkla beklenirdi. 

 

Bize lüks bir uçak gibi görünen 0302 Mercedes perona yanaştığında onunla yolculuk yapacağımızı bilmenin heyecanıyla çarpardı yüreğimiz.

İlk vazifemiz, mola yerlerinde yanlış bir otobüse binme korkusuyla otobüsün plaka numarasını not etmek olurdu.

 

O yıllarda bavullarımızı takip edebilmek için elimizde fiş, belge, etiket filan yoktu.  Saldım çayıra, Mevlam kayıra durumu anlayacağınız.          

 

Bu gerçeklikle,  bagaj kapıları açılır açılmaz telaş içinde bir koşturma yaşanırdı.

 

Bavulların zarar görmemesi için genelde sıska olan muavin sık sık uyarılır.'' Aman oğlum kırılacak ezilecek eşya var'' edebiyatı ile bavulların akıbeti sağlama alınmaya çalışılırdı.

 

Otobüs hareket etmeden önce koridorda kesinlikle çift kesilmiş bilet vakası yaşanır. Muavinin olay yerine intikal etmesi bir iki kişinin 0302'nin geriye yatmayan koltuklardan oluşan arka beşliye gönderilmesiyle olay sulha kavuşurdu.

 

 

0302' de teker üstü koltukta ve arka beşlide yolculuk yapanların vay haline!

Genelde göbekli, babacan kaptan şoförün tahtına geçmesi, muavinin ''Gel, gel gel ..tam sağlı gel ..sol serbest..'' komutlarıyla otobüs terminalden hareket eder. Geriye sallanan eller, buğulu gözler, otobüsün ardından yol açıklığı olsun diye dökülen sular kalırdı.

 Kaptanın, 0302'nin tepsi büyüklüğündeki  (direksiyon diyemeyeceğim ) dümenini kullanışı, ayakkabı büyüklüğünde olan o gaz pedalına dokunuşları hala gözümde canlanır.  

 

Ömür biter, yollar bitmez'' kamyoncu sözünü tescil eder gibi yollar, git git bitmez saatler geçmek bilmezdi. 

Çocuk aklımızla, yolculuk sırasınca zaman zaman gökyüzüne bakar bulutları çeşit çeşit nesnelere benzetir, hayaller kurardık.

 

Plakalara numaralarını, trafik levhalarını ezberlemeye çalışır kamyon yazılarını merakla okurduk.

 

Camdan tarlada çalışan köylülere,  traktörün çekerini doldurmuş şalvarlı yüzleri yanık, elleri kara kızlı kadınlı tarım işçilerini bakar.

 

Otobüs, trafik ışıklarında durduğunda perdeleri açık evlere gözlerim dalar, bi haber olduğumuz ne yaşamlar var diye düşünmeden edemezdim.

 

Kasetçalarda kaptan şoför hangi şarkıyı çalarsa o şarkıları dinlemeye biçare mahkûm olurduk. O günlerin mirasıdır kulağımızda kalan Müslüm, Ferdi, Orhan, Coşkun Sabah, Ferdi Özbeğen ,Ümit Besen şarkıları.

0302' de ön koltukta oturanların en önemli görevi kaptana izzet-i ikramda bulunmaktı.

 

Susuzluğumuzu gidermek arka beşlinin önünde, arka kapının basamaklarının yanında bulunan buzdolabının üstünde oturan muavinle göz göze gelmemize bağlıydı.

 

0302'nin havalandırma kapakları o kadar sertti ki otobüsün en güçlü yolcusu bu havalandırma kapaklarını açma ve kapama işi ile görevlendirilirdi.

 

0302' nin koridora doğru genişleyen koltukları seyahat sırasında yolcuların bir nebze de olsa rahat etmesini sağlardı.

Muavinin limon kolonyası ikramları, yanımıza aldığımız nane şekerleri, çubuk krakerlerle, havasızlıktan, sigara dumanından, yolun zorluğundan alt üst olan midelerimizin, biraz olsun bastırılması sağlanırdı.

 

Muavinin elinde siyah torbanın görünmesi demek yakında lav, alev püskürtecek patlamaya hazır bir yanardağın habercisi olurdu. Bilmem anlatabildim mi?

 

Şimdiki gibi otobüs yolculuklarında soğuk sıcak içecekler, tatlılar, tuzlular dağıtılmazdı. Dinlenme tesislerinde otobüs şirketinden bedava dağıtılacak karbonatlı çaylar beklenirdi.

 

Mola , muavinin ''Sayın yolcularımız 20 dakika ihtiyaç molası veriyoruz, çaylar şirketimizin ikramıdır ''sözleri, kaptanın garç gırç çektiği el freninin sesiyle başlardı.

 

Muavin 0302 ' den iner inmez elindeki sopayla bir güzel lastikleri döver motorun soğuması için otobüsün arkasındaki motor kapağını açardı.

Yolcular; otobüsü kaçırmamak veya yanlış otobüse binme tedirginliği ile otobüsün civarından ayrılmaz, hortumlu süpürge ile köpüklü sularla yıkanan camlar izlenir, bin bir çeşitle dolatılan kaptan sofrasına gıpta ile bakılır, kaptanın sofradan kalkması an ve an takip edilirdi.

 

0302' nin en karizmatik kişisi kaptandı. Ona şöför denmemesi kaptan diye hitap edilmesinin sırrı karizmatik büyüsünün eseri olmalıydı.

 

Cızırtılı patlak hoparlörden anlaşılması çok zor bir Türkçeyle ekolu yapılan''Lütfen dikkat! İzmir'den gelip Aydın –Nazilli- Denizli-Muğla-Antalya istikametine gitmekte olan Pamukkale Turizmin Sayın yolcuları otobüsünün hareket saati gelmiştir. Yerlerinizi almanız kaptanınız tarafından önemle rica olunur. Dinlenme tesisimiz iyi yolculuklar diler''anonsu ile yolculuk kaldığımız yerden tekrar başlar.

 

Yanlış otobüse binip binmediğimizin sağlamasını, sağımızda solumuzda oturan yolculara bakarak yapardık. Herkes yanında oturan gelmeyen yolcudan sorumluydu.

 

Muavin, hareket halindeki otobüse son anda arka kapıdan adeta uçarak binerdi binmesine ama yüreğimizde ağzımıza geliverirdi.

 

Büyük bir heyecanla başlayan yolculuğumuz sonunda tatlı bir sarhoşlukla, çakır keyif bir şekilde 0302 den inmemizle sonlanırdı.

 

Arka koltuklarında bulunan küllükleri, fileli araç içi üst bagajları, kadife koltukları, çıkardığı efsane motor sesiyle, arka beşlisiyle, Mercedes 0302 otobüs ile yolculuk etmiş bir neslin evlatlarıyız.

Duman altıyla, nane şekerleriyle, gevrek kokusuyla, arabesk şarkılarla, çayların şirketten olduğu seyahatlere şahitlik etmiş bir neslin evlatlarıyız.

Yolculuklar ister 0302 ile ister başka bir vasıtayla yapılıyor olsun bizde uyandırdığı uzaklara gitme fikrinin ruhumuzda oluşturduğu özgürlük hissidir.

 

    Gün olur, alır başımı giderim,

    Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

    Şu ada senin, bu ada benim,

    Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

    (Orhan Veli)

 

CÜMLETEN GEÇMİŞ OLSUN…

 

 

 

 

 

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
18/03/2024 , 11:13:17 Hit: 699
SİYASET
17/03/2024 , 11:10:47 Hit: 699
SİYASET
16/03/2024 , 18:21:50 Hit: 699
SİYASET
16/03/2024 , 10:21:00 Hit: 699
GAZİEMİR
16/03/2024 , 09:30:00 Hit: 699
SİYASET
15/03/2024 , 12:31:36 Hit: 699
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin