13 Kasım 1918
Birinci Dünya savaşının ardından, savaşın tarafları arasında imzalanan silah bırakışması sonrasında İtilaf Devletleri donanmaları İstanbul’un açıklarında demir atmıştır.
Savaşta Filistin-Suriye-Irak cephesini savunan Yıldırım Orduları, Osmanlı yönetimi kararı sonrasında lağvedilmiştir. Kumanda ettiği ordunun lağvedilmesiyle birlikte İstanbul’a çağrılan Çanakkale’nin Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’de eş zamanlı olarak İstanbul’a varmıştır. Aziz İstanbul’un Boğazı, İtilaf Devletleri donanması tarafından abluka altındadır.
Oysa, 15 Mart 1915’te Deniz Zaferi ve dokuz ay süren Kara Savaşlarının ardından Çanakkale Boğazı Geçilmez destanı yazılmasının üzerinden üç yıl geçmişti. Mehmetçiğin kanıyla yazdığı destan birkaç yılın ardından masa başında alt üst edilmişti. O gün topla, tüfekle işgal edemeyenlerin savaş gemileri adeta süzüle süzüle İstanbul’un açıklarına gelerek, demirlemişlerdi.
Bu elim manzara karşısında büyük bir hüzne kapılan bir avuç yurtseveri ise teskin edecek, onları tıpkı Anafartalar’daki gibi yüreklere umut verecek yine Mustafa Kemal’di;
“Üzülmeyin. Geldikleri gibi gidecekler!”
Öyle de oldu.
19 Mayıs 1919. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve varoluş mücadelesinin en önemli tarihidir.
Samsun, Erzurum, Sivas.
Antep, Maraş. Ankara, Eskişehir, Yaçınkaya, İnönü, Afyon, Kocatepe!
Belkahve, Halkapınar, Gündoğdu, Alsancak, Konak!
Canım İzmir!
Mudanya, Balıkesir, İstanbul, Edirne!
Bir gün, istiklali müdafaa durumuna düşen Mustafa Kemal ve bir avuç vatansever vazifeye atılmak için içinde bulundukları şartları hiç düşünmediler. Aziz vatana kast edenler tüm dünyada eşi benzeri görülmemiş bir galibiyetin temsilcileriydiler. Cebren ve hile ile aziz vatanın tüm kalelerini zapt etmiş, tersanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış, memleketin bir bölümü işgal edilmişti. Tüm bu şartlardan daha da vahimi, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, delalet hatta hıyanet içindedirler. Bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini ve müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirmişlerdir. Millet fakirlik ve yokluk içinde yorgun düşmüştü.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Türk Milletinin evlatları olarak bu şartlar içinde, aziz vatanı kurtarmayı vazife edinmiş, tüm gücünü damarlarında dolaşan asil kandan almışlardı.
İtilaf Devletlerinin savaş gemileri; 18 Ekim 1918’de demir atıp işgal ettikleri İstanbul’dan 24 Temmuz 1923 günü Aziz Türk Bayrağı’na selam durarak;
Geldikleri gibi gittiler!
Bir 19 Mayıs’ta daha Aziz Atatürk’ü, O’nun silah arkadaşlarını;
Hasan Tahsin’i, Karakol Cemiyeti'nden Yenibahçeli Şükrü'yi, Hamza Grubu'ndan yüzbaşı Seyfettin'i, Mim Grubu'ndan Topkapılı Mehmet Cambaz'ı, İmalat-ı Harbiye'den Eyüp Bey'i, Berzenci Grubu'ndan Ahmet Berzenci'yi, Ferhat Grubu'ndan Mustafa İzzet'i, Kuva'cı Kahramanlar; Yahya Kaptan'ı, Ali Çetinkaya'yı, Şahin Bey'i, Sütçü İmam'ı ve Ahmet Hulusi Efendi'yi, Kurtuluş Mücadelesi’nin Kadınları Ayşe Çavuş'u, Halime Çavuş'u, Asker Saime'yi, Melek Hanım'ı, Tayyar Rahime'yi, Kara Fatma'yi ve Gördesli Makbule'yi; Daha önce Çanakkale'de, Conkbayırı'nda, Kemalyeri'nde ve daha sonra Adana'da, Maraş'ta, Sakarya'da, Urfa'da, Afyon'da, Antep'te ve İzmir'in dağlarında şehit düşen tüm isimsiz kahramanları saygıyla ve rahmet anıyorum. İnanıyorum ki her birinin mekanları cennet, mücadeleleri de, aziz Türk Milleti gibi sonsuzdur.
19 Mayıs’ımız Kutlu Olsun!
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?