2002 yılından beri ikamet ettiğim ve gerek insanları gerekse sizi içine alan konumuyla burada oturduğumuz için ailecek mutlu olduğumuz bir yer Gaziemir.
Çocukluğumun geçtiği ve 1970’li yıllarda oldukça mutlu olarak yaşadığımız Kadifekale, Çimentepe, Eşrefpaşa semtlerinden sonra delikanlılık ve askerlik öncesi ve sonrasını ise Buca’da yaşadım. Buca’nın giderek keşmekeş hale geldiği yıllara tanıklık ettikten sonra Gaziemir’e gelmek ve buraya uyum sağlamak hiçte zor olmadı. Güzel komşuluklar geliştirdik, mutlu bir çevre içerisinde çocuğumuzu büyüttük ve geliştirdik.
Gaziemir’e ilk geldiğimizde eminim ki bir çok genç ailelerde olduğu gibi bizi de mütevazi ölçekte ilçede düzenlenen uluslar arası çocuk şenliği etkilemiştir. Merhum İsmet Kılıç belediye başkanıydı. Meydanda dünya çocuklarının gösterilerini henüz üç yaşındaki minik kızımı omzuma alarak Reislerin Kahvesi’nin bitişiğindeki ağaca yaslanarak izlemiştik. Mütevazi bütçeye rağmen oldukça renkli ve keyifli bir şenlikti. Daha sonra Kılıç’tan sonra ikinci kez yeniden belediye başkanı olan Adnan Yüksel kendi başlattığı şenliği bu kez geliştirerek devam ettirdi. Panayır haline getirdi. Bu düşünce oldukça da benimsendi ve devam ettirildi. Yüksel’den sonra gelen Halil İbrahim Şenol’un belediye başkanlığı döneminde de hem çocuk şenliği hem de panayır düzenleme devam ettirildi. Gaziemir’de net olarak gördüğüm kendi aralarında her türlü çekişme ve rekabet ortamına rağmen çocuk şenliği gibi, ücretsiz kültür sanat, spor kursları, sivil toplum kuruluşlarına, spor kulüplerine destekler gibi, kimin ne şekilde başlattığına bakılmaksızın İsmet Kılıç tarafından da, Adnan Yüksel tarafından da ve Halil İbrahim Şenol döneminde de sürdürüldü. Son dönemde ise bu sürdüre gelinen hizmetler sekteye uğradı, özü aynı olsa da isimler ve yöntemlerin değiştirilmek suretiyle tuhaf uygulamalara tanıklık ettik. Tuhaflıklar serisine her gün yenileri ekleniyor. Son örnekte Gaziemir Kent Konseyi’nin son seçim süreci öncesinde ve sonrasında yaşandığına şahit olduk. Katılımcı bir anlayışının egemen olması gereken konsey gibi kurumsal bir yapının ne derece tuhaflıklar sergilediği 5 Ağustos’taki seçimli genel kurulda görüldü. Yeni katılımların önüne geçmek adına yapılan bir dizi tuhaflıklar, seçimin açık ara kaybedilmesine karşılık, sürdürülen inatlaşma ve genel kurulun iradesini boşa çıkarma, itibarsızlaştırma adına yapılan bir dizi tuhaflıklar…
Bu tuhaflıklar daha ne kadar süreceğini merak etmekle birlikte tüm bunların Gaziemir’e yakışmadığının altını çizmek istiyorum.
Gaziemir her yönüyle gelişen aydın insanların mutlu olmak istedikleri, güzel hizmetlere layık bir şehir. Bu kente yön verenlerin daha sorumlu tutum ve davranışlar sergilemesini beklemek, bu kentte yaşayanlar olarak en doğal hakkımız.