Kızıllaşmakta yapraklar, uzak diyarlara kanat çırpmakta kuşlar, dallar titremekte, toprak üşümekte.
Kısalan gölgelerle, yazdan ilkbahardan kalan ne varsa kaybolmakta birer birer.
Sarının, kızılın her tonu bir veda, bir hasret, bir özlem olup düşmekte, ayaklarımızın ucuna.
Bir o yana bir bu yana sarı rüzgârlarla savrulmakta söylenmemiş sözler, yarım kalmış hikâyeler.
Şairlerin mısralarında özlem, ressamların tuvallerinde hüzün, gül bahçelerinde hazan, bülbüllerin sesinde figan var.
Ayva sarı, nar kırmızı, yaprak turuncu.
Sarısında vedalar, kızılında sevdalar, güneşinde yakmayan ateş saklı.
Şimdi; aylardan eylül, zamanlardan sonbahar.
Geçmiş zamanlardan hoyrat bir rüzgâr eser, yükler gönüllere hazan sarısı nağmeleri.
İşte onlardan biri; Yıldırım Gürses’in bestelediği ‘’Sonbahar Rüzgârı ‘’ şarkısıdır.
Düşen bir yaprak görürsen
Beni hatırla demiştin
Biliyorsun seni ben
Sonbaharda sevmiştim
Her sonbahar gelişinde
Sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasında
Sen gelirsin aklıma
Yere düşen yapraklarla beraber en sarısı en kızılı yaşanır sevdaların.
Sonbahar deyince Alpay’ın’’ Eylül’de gel ‘’ şarkısı, unutulmaz.
Okul yolu sensiz
Ölüm kadar sessiz
Geçtim o yoldan dün
İçim doldu hüzün
Yapraklar solarken
Eylül'de gel
Eylül'de okul yoluna
Konuşmadan yürüyelim
Gireyim koluna
Görenler dönmüş
Hem de mutlu diyecekler
Eylül’de, Bu şarkıyla kim bilir kaç âşık okul yolunda bekledi sevdiğini.
Yaş alanların, son baharını yaşayanların efkârla söyledikleri dem almış bir şarkıdır ‘’ömrümüzüm son demi’’ .
Ömrümüzün son demi
Son baharıdır artık
Maziye bir bakıver
Neler neler bıraktık
Bu şarkıyı hüzünlenmeden söylemeyen yok gibidir.
Eylül güneşinin yüzü solgun, ateşi yakmaz. Aheste aheste doğar seher vakitleri ve sonsuzluğun arifesinde yol alır sessiz sessiz.
Eylül, görüp geçirmiş etrafını aydınlatan iç huzura kavuşmuş bilgedir artık.
Yakalamışken Bilge Eylül’ü birkaç soru sorup sual eyleyelim. Bakalım bizlere hayat yolundan neler söyleyecek.
Eylül, hüzünlü oluşun niyedir?
Umudumu kestiğimdendir.
Kime bunca sitemin?
Her sonbahar gelişinde göçüp giden vefasız kuşlara.
Bu yüzünün solgunluğu neden?
Tükettiğim ömürden.
Sararan yaprağında ne saklı?
Şu dünyadan almadığım muratlar saklı.
Kızıl dudağın ne söyler?
Ayrılık şarkıları
Sarı nedir?
Vedaların rengi.
Güneşin neye benzer ayın kime?
Ay sevdiğime, içimde sönmeyen ateş güneşe.
Hasretin neye?
Mavilere, yeşillere, allara.
Yalan dünyada ne buldun?
Bir kuru dalla, bir kuru sözle gönül alındığını.
Gönlün nicedir?
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerin en kuytusunda saklı.
Gayrı ne dilersin?
Aydınlık sularda yeniden hayat bulağım. Çağlasın sular, çiçek açsın umutlar.Diyar diyar aşkı taşısın rüzgârlar, mahşere kalmasın kavuşmalar.
Telaştan uzak, huzurlu oluşun nedendir?
Dosttan düşmandan, aşktan sevdadan payıma düşeni aldım gayrı. Sevaplarımla günahlarımla gidiyorum her türlü derde çare olan gerçek bir ilaha.
Hüzün ile huzurun bir araya geldiği şahsına özel bir ayı kendi dilinden dinledik.
Anlaşılan bir ayın değil tek başına mevsim, Eylül.
Her anın her mevsimin güzelliklerini doyasıya yaşayacağımız ömrümüz olsun.
Esen kalınız…
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?