Ada'da EOKA'lı teröristler Türklere adeta kan kusturuyordu. Köyleri basıyorlar, çoluk çocuk demeden katliama girişiyorlardı.
Amaçları ise belliydi, İngilizlerin gözetiminde Rumların ve Türklerin birlikte yaşadıkları ve dönüşümlü olarak yönettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırarak Akdeniz'in ortasındaki bu adanın Yunanistan'a bağlanmasını istiyorlardı. Bu uğurda mevcut cumhurbaşkanı BaşPiskopos Makarios'u da darbeyle devirmek için çalışıyorlardı. Aradıkları ortamı Yunanistan'da Askeri Cunta'nın darbesiyle elde etmişlerdi. Benzer darbeyi de Nikos Sampson Kıbrıs'ta gerçekleştirdi. Adada İngilizler sesliğe bürünürken garantör ülkelerden Türkiye ise yaşanan bu oldu bittiye sessiz kalamazdı. Türkiye tüm dünyayı ayağa kaldıracak girişimi için zaman ve zemin kazanıyordu. Diğer garantör ülke olan Yunanistan ise kendi iç dünyasında yaşanılan darbe şokuyla sarsılırken Akdeniz'deki gelişmelere duyarsız biraz da hevesle yaklaşıyordu.
Ankara'da Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı Turan Güneş gelinen son durumu değerlendiriyor ve gelinen konjonktürde atılması gereken en önemli adım konusunda hem fikir oluyordu. Uluslararası anlaşmalardan doğan garantörlük hakkı kullanılacak Ada'ya askeri müdahale gerçekleştirilecekti. Başbakan Ecevit önce Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ile görüşerek siyasi sorumluluğun geriği yapılması konusunda anlaştı. Dışişleri Bakanı Turan Güneş, mevkiidaşı James Callaghan ile görüşmek üzere İngiltere'ye gitti. Başbakan Ecevit, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ı yanına çağırarak Kıbrıs'a çıkartma yapılabilmesi için gerekli hazırlıkların tamamlanması talimatını verdi. Bir yandan da NATO Müttefiki Amerika Birleşik Devletleri ile temasa girişti. ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'le Kırmızı Telefon'la görüştü. ABD Dışişleri Bakanı Türkiye'yi Ada'ya asker çıkarmak gibi bir çılgınlığa girişmemesi konusunda ciddi şekilde uyardı. Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı Turan Güneş ise mekik diplomasisi uygulayarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ihtiyacı olan zamanı kazandırıyordu. Uyguladıkları zaman kazanma stratejisi gereği Türkiye, İngiltere'ye iki garantör ülke olarak birlikte müdahale etmeyi teklif etti. Beklendiği üzere İngiltere bu teklifi geri çevirdi. İngiltere'de bulunan Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Türkiye olarak bu kez Ada'daki İngiliz Üssü'nün bulunduğu sahilden ya birlikte yada tek başına askeri çıkartma için izin istedi. İngiltere Dış İşleri Bakanı James Callaghan bir kez daha bu öneriyi reddetti. Ankara'yı telefonla arayan Turan Güneş ile Başbakan Ecevit'e gelinen son noktayı aktarıyordu. Telefonlarının dinlendiği bilen iki isim Ankara'da mutabık kaldıkları şifreli kelimeleri araya sıkıştırıyordu. Görüşmelerin süreceğini ifade eden Bakan Güneş bunun için bir müddet daha İngiltere'de kalacağından yurda dönmesini bekleyen kızının daha fazla beklememesini bir an önce istediği tatile çıkmasını söylemesi için Ecevit'te ricada bulunuyordu.
Başbakan Ecevit ile Dışişleri Bakanı Güneş ara-sında harekat başlama şifresi “Ayşe Tatile Çıksın” kelimesinde gizliydi. İngiltere'deki kritik telefon konuşması sonrasında Başbakan Ecevit bir kez daha Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ı yanına çağırdı ve Kıbrıs'a Askeri Harekat emrini verdi. 20 Temmuz 1974 günün ilk saatlerinden itibaren teyakkuzda bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, Mersin Limanı'ndan ve diğer limanlarından yola çıktı.
Başbakan ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı ve Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile beraber, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'-nde dönemin siyasi parti lideriyle görüştü. Muhalefette bulunan (ana muhalefet partisi) Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel, (diğer muhalefet partileri) Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, Cumhuriyetçi Güven Partisi Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ve Demokratik Parti Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Kıbrıs'a gerçekleştirdiği askeri harekata tam ve koşulsuz destek verdiklerini Başbakan Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Erbakan'a iletti.
Başbakan Ecevit TBMM çıkışında kendisini bekleyen ulusal ve uluslararası basın kuruluşlarının muhabirlerine yaptığı tarihi açıklama ile Türkiye olarak Kıbrıs'a asker çıkardıklarını tün dünyaya şu sözlerle ilan etti;
“Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekâtına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz. Bu karara ancak tüm politik ve diplomatik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık. Bütün dost memleketlere, bu arada son zamanlarda yakın istişarede bulunduğumuz dost ve müttefikimiz Birleşik Amerika'ya ve İngiltere'ye meselelerin müdahalesiz halle-dilmesi, diplomatik yollardan halledi-lebilmesi için gösterdikleri iyi niyetli çabalar için şükranlarımı belirtmeyi borç bilirim. Eğer bu çabalar sonuç vermediyse, elbette sorumlusu bu iyi niyetli gayretleri gösteren devletler değildir. Tekrar bu harekâtın insanlığa, milletimize ve bütün Kıbrıslılara hayırlı olmasını dilerim. Allah'ın milletimizi ve insanlığı felaketlerden korumasını dilerim.”
1974-2021 aradan geçen 47 yıl. Kim ne derse desin, Ecevit'in dediği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ta Yunan cuntacıların ortaya koymak istedikleri kaosu ve buna bağlı olarak Ada'nın Yunanistan'a siyasal olarak bağlanmasının önüne geçti. Kıbrıs Türk'ünün soykırıma uğrayarak fiziki ve siyasi açıdan yok olması sürecini engelledi. Hem Türk tarafında, hem de Rum tarafında barışı egemen kıldı. Birleşmiş Milletler gözetiminde Kıbrıs'ın geleceğine her iki ada halkı ve garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan birlikte müzakereler yoluyla karar verecek. Her iki tarafında siyasi kazanımlarını yok saymayan federasyon veya konfedere bir Kıbrıs Devleti Akdeniz'de barış içinde yaşaması hepimizin ortak dileğidir.
Kıbrıs Barış Harekatı'nı 47.yılında ebediyete intikal eden Başbakan Bülent Ecevit'i, Dış İşleri Bakanı Turan Güneş'i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ı, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ı, dönemin siyasi parti liderlerini, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapan dönemin kuvvet komutanlarını, kahraman ordularımızı sevk ve idare edenleri, Kıbrıs'ta canını veren şehitlerimizi, kanlarını döken gazilerimizi şükranla, rahmetle anıyoruz.
Kıbrıs Türkü'nün haklı davasının yılmaz savunucuları Dr.Fazıl Küçük'ü, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı saygı ve şükranla anıyoruz.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti!
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?