Yerel Haberci Şubat sayısını tamamı olmasa da önemli bir bölümünü Aşka, Sevgiye ayırdık.
Yaşama sevincimizin ana damarını oluşturan aşk ve sevgi konusuna geçmeden önce ülkemizde ve hemen yakın komşu kentimizde meydana gelen deprem felaketleri, çığ felaketleri ve son olarak İzmir İstanbul arası sefer yapan uçağın indikten sonrası üçe bölünmesi parçalanması sonucu yitirilen canlar ve yaralananlarla ilgili duygu ve düşüncelerimi de paylaşmak isterim.
Üzülerek belirtelim ki yaşanan felaketlerde bir kez daha tedbirsizlik, umursamazlık ve duyarsızlığın bir sonucu olarak bunları yaşadığını görmek gerçekten de çok üzücü. ‘İnsanımızın hiçbir değeri yokmuş’ dedirten bu sonuçları aslında hiç birimiz hak etmiyoruz. Depremin değil, binanın öldürdüğünü, çığın değil yeterli önlem alınmamasının tehlike yarattığını, uçağın değil ama bir dizi hatanın, umursamazlığın insanların hayatına son verdiğini bir kez daha yaşayarak öğreniyoruz. Bu hatalar, umursamazlık ve duyarsızlıkların hiç değilse bundan sonra son bulmasını diliyorum. Yetkili kişilerin ise, artık dilekte bulunmak yerine, olaydan sonra bir takım olabilecek yanlışları sanki perdeleyebileceklermiş gibi ön alıcı 'her şey kontrol altında, ucuz atlattık' gibi basmakalıp, boş cümle kurmadıkları bir kriz yönetimi sergilemelerini arzu ediyoruz.
Aynı gün ve dakikalarda, Sabiha Gökçen Hava Limanı'na inecek iken olumsuz hava koşuları nedeniyle
Ankara – İstanbul tarifeli uçağın pisti pas geçmesi o uçakta seyahat eden yolcuların belki de büyük bir şansıydı. Sonradan öğrenildi ki Ankara'ya geri dönen uçağın yolcuları arasında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'inde bulunması büyük bir tesadüftü. Akşener çok değil birkaç gün önce İzmir'deydi. Akşener kentin dört bir yanındaki programlarına yetişmeye çalıştı durdu. Son İzmir ziyaretinde Gaziemir'e de gelen İyi Parti liderine vatandaşların ve partililerin ilgisi de hayli sıcaktı. Akşener'i ilçe meydanına gelişinde karşılayanlar arasında CHP'li Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda'nın da bulunması Millet İttifakı dikkate alındığında önemli bir jestti. Olağan ilçe kongresine hazırlanan İyi Parti'nin genç ilçe başkanı Sedat Dağ içinde Akşener'in ziyareti gelecek günler için ayrı bir motivasyon demek ti!
Söz yerel siyasete gelmiş iken bir paragrafta olsa bir iki kulis bilgisini paylaşmakta yarar var. Ahmet Davutoğlu'nun partisi Gelecek Partisi Gaziemir'deki teşkilatlanabilmek için özellikle sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle temasa geçmiş durumda. Gaziemirliler Derneği Başkanı Selahattin Daver'e teklif götürüldüğü, ancak Daver'in şu anda aktif siyaseti düşünmediğini ileri sürerek teklifi geri çevirdiği kulislerde konuşuluyor.
Aşk ve Sevgi konusuna yerel siyasetten geçiş yapabileceğimiz bir başka bilgi de MHP Gaziemir ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Selahattin Şahin'in evliliğe giden yolda attığı adımdı. Seher Batur ve Selahattin Şahin yaşamlarını birleştirecek yolun ilk adımını sade bir tören ile attı. Bizlerde Allah tamamına erdirsin dileklerimizi buradan bir kez daha paylaşıyoruz.
Zirvedeki aşklar denildiğinde gerek bizim tarihimizde gerekse dünya tarihinde aklımıza çok sayıda isimler gelir.
Mısır kraliçesi Kelopatra ile Romalı komutan Marc Anthony, Josephine ile Napolyon'un birbirlerine olan tutku ve aşkları romanlara, filmlere konu olmuştur.
Günümüz Türkiye'sinde günlük, ısmarlama ve reklam kokan aşk ve evlilikleri bir yana koyarsak yakın tarihte iki büyük aşkı örnek verebiliriz. Her ne kadar bizler onları siyasi yaşamlarından tanıyor olsak ta Ecevit ve Demirel'lerin aşkları günümüz Türkiye'sinde yeni nesillere örnek teşkil edebilecek sevgi ve sadakatla taçlandırılmış aşklardandır.
Türkiye'nin en zirvesine çıkmış Nazmiye-Süleyman Demirel ile Rahşan-Bülent Ecevit'in aşkları gerçektende örnek gösterilecek kadar saf, bir o kadar mütevazi ve sevgi dolu aşklardır. Şu an her iki aşkta tarihteki yerini almış ve hatıraları belki de romanlara, filmlere konu olacak kadar özeldir.
Süleyman Demirel hayat arkadaşı Nazmiye Hanım'ın çocukları hiç olmamıştır. Demirel'e bir özel röportajda bunu soran gazeteciye verdiği cevap hayli içten ve duygusaldır; “İkimiz de bir çocuğumuz olmasını çok istedik. Bir kız çocuğumuz oldu iki yaşında kaybettik Çok üzülmüştük ama yapacak bir şey yoktu. Biz birbirimize kenetlendik. Zor günleri birlikte atlattık”. Demirel siyasi yaşamında hayli iddialı ve hırslı da olsa Nazmiye Hanımla aşkları ilk gün gibi yaşayan çiftlerdi. Birbirlerine çok bağlıydılar. Siyasette bir numaralı pozisyonda da olsa aşklarını gayet mütevazi yaşayan insanlardı. Zor günlerinde bir birlerinin en büyük destekçileriydi. Süleyman Demirel, cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı zaman diliminde Nazmiye Hanım hastadır. Alzheimer olan Nazmiye Hanım'ın durumu kritik olduğu için hastanede tedavi görmektedir. Süleyman Bey devlet işlerinden fırsat bulduğunda sık sık hastaneye O'nu ziyarete gider. Demirel'in yaşının da hayli ileride olması doktorlarını endişelendirir. Demirel'e kendisini çok fazla üzmemesini isterken “Nazmiye Hanım'ın durumu malum. Ancak bizlerin kontrolünde ve yapılacak her türlü tedavi uygulanıyor. Siz kendinizi buralara gelerek artık fazla yormayın. Zaten sizi tanımıyor ki !” Demirel'in cevabı göz pınarlarını akıtacak şekildedir. “Doktor bey ne fark eder ki. Ben O'nu tanıyorum ya!”
Rahşan- Bülent Ecevit'in aşkları ve birbirlerine olan tutkuları da aynıdır. Aynı zaman diliminde, aynı siyaset dünyasında bir birine rakip olan lider ve eşlerini, bir araya getiren duygunun adıdır; Aşk!
Daha okul yıllarında bir birini tanıyan ve bir birine bağlanan Bülent Ecevit ve Rahşan Hanım'ın aşkları tarihe geçen aşklar sayfasında yerini almıştır. Sevgilerini 'El ele' büyüten Ecevit çifti de, Demirel çifti de artık aramızda değiller. O güzel insanlar yazarın dediği gibi 'Beyaz atlara binip, buradan uzaklaşan' insanlar gibi yeryüzünden ayrıldılar. Bu gök kubbede hoş seda bırakanlar gibi uzun yıllar anılacaklar.
Yerel Haberci
07/12/2020
Yerel Haberci
07/12/2020
Yerel Haberci
12/05/2021
