SİYASETTE KADININ VAR OLMA MÜCADELESİ VE CİNSİYET EŞİTLİĞİ TESİSİNİN GEREKLİLİĞİ
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler
SİYASET

SİYASETTE KADININ VAR OLMA MÜCADELESİ VE CİNSİYET EŞİTLİĞİ TESİSİNİN GEREKLİLİĞİ

Facebook'ta paylaş
19/12/2023 , 08:45:05

Konuk Yazar: Av.Dr.Meliha Yaman Yurdagül

*CHP Gaziemir Belediye Başkan Aday Adayı

................................................................................

Dünya; var olduğundan bu yana her daim bir değişim ve dönüşüm içinde olmuştur. Kıtaların yerleri değişmiş, kimi canlılar yok olmuş kimileri tarihin bir noktasında ortaya çıkmış, savaşlar yapılmış; ülkeler kurulmuş-ülkeler yıkılmış yani Dünya hep bir döngü içinde varlığını sürdürmüştür.

Dünya var olduğu günden beri içinde neler oluyor elbette hepsini eksiksiz olarak bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz şey “değişim” olgusunun hep var olduğu.

Öğrendiğimiz tarih de akışkandır. Dünya tarihi hafızasında birçok değişim, dönüşüm, kaos, devrim, var oluş ve yok oluş saklar. Bu olaylar ve olgular iyi ya da kötü sonuçlar doğurur ve tarih bu sonuçları da yazar. Bizim okuduğumuz iyi sonuçların, ilerlemelerin, insanlığa pozitif katkı sağlayan gelişmelerin de bir ortak özelliği vardır. Bu ortak özellik “mücadele”dir.

Mücadelenin olmadığı yerde ilerleme de olmaz diyebiliriz basitçe. Fakat mücadele dediğimiz şey 8 harften oluşan bir kelimeden ibaret değildir elbette. Zorlu, yorucu ve çoğunlukla engebelerle dolu uzun bir yoldur. Ben bu yazımda bu uzun yollardan birisine; kendim de yıllardır içinde bulunduğum kadın hakları mücadelesinin siyaset ayağına ve siyasette kadınların varlığının önemine değineceğim.

Kadınlar olarak biz; yıllardır birçok zorlukla karşılaşıyor ve hepsini aşmak için büyük mücadeleler veriyoruz. Toplumun hafızasına kazılı cinsiyet kodları sebebiyle kimimiz potansiyelini saklamak, kimimiz yapacaklarından vazgeçmek, kimimiz de savaşmak zorunda kalıyor. Siyaset de bu zorlukların en yüksek şekliyle karşımıza çıktığı mecralardan birisi. Çünkü toplumsal cinsiyet rollerinin en çok hissedildiği alanlardan da birisi.

Toplumsal Cinsiyet kişinin doğuştan sahip olduğu biyolojik cinsiyetlere toplum tarafından yüklenmiş olan rollerin ve çizilmiş olan kalıpların bütününü ifade eden bir kavramdır. Toplum bireyin içinde doğduğu cinsiyete bazı roller biçer ve kişilerden bu rollere uygun davranışlar sergilemesini bekler. Bu kavram temel olarak kadınlara narinlik, hassaslık, duygusallık; erkeklere ise sertlik, kararlılık, soğukkanlılık gibi bazı kişilik özellikleri atfeder. Ve toplumun çoğunluğu bu özellikleri kanıksayarak kadınlar ve erkeklerden kendilerine “uygun” işler yapmalarını bekler. Kadının “tabiatında” anne olmak, evde oturup çocuklarını büyütmek ve yine “tabiatı gereği” çalışıp para kazanmak için çoğunlukla evden uzak olan erkeği rahat ettirmek vardır bu kodlara göre.

İşte ilgi alanlarımızdan tutun da seçtiğimiz mesleklere kadar belirleyici olan bu cinsiyet rolleri, siyasette kadın eksikliğinin en temel sebebidir. Çünkü bu davranış ve kişilik özelliği kabullerine göre, siyaset “erkek işi” olarak kabul edilir. Sertlik, kararlılık, soğukkanlılık gerektiren ve ilgilisinde lider olma özellikleri taşınması beklenen bu mecra elbette ki “hassas, histerik, duygusal, kırılgan” kadınlara göre değildir (!)

Kadınlar işte bu algıdan dolayı siyasette ilerlemek için çok ciddi mücadeleler vermektedirler. Bu mücadelenin gerekliliğini ve sorunun boyutunun büyüklüğünü anlamak için gelin biraz sayısal verilere bakalım.

2023 yılının karar alma süreçlerindeki kadın temsili bilançosunu incelediğimizde görüyoruz ki;

  • 17 bakandan sadece 1’i kadın (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı).
  • 579 milletvekillinden 100’ü kadın, bir diğer ifadeyle kadın milletvekili oranı % 17,27.
  • 30 büyükşehirden sadece 2’sinde belediye başkanı kadın (Aydın Büyükşehir ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi).
  • 51 il belediyesinin bir tanesinin bile başkanı kadın değil.
  • İl genel meclis üyesi oranı sadece % 3,77.
  • Kadın belediye meclis üyesi oranı yalnızca % 11,01.
  • 32.248[1]mahalleden sadece 1010 mahallenin, 18.274 köyden ise yalnızca 124’ün muhtarı kadın. Türkiye genelinde toplam 1.134 kadın muhtar var, diğer bir deyişle kadın muhtar oranı yalnızca % 2,24.

(Kaşıkırık, 2023; https://www.politikyol.com/esit-temsil-ve-esit-katilim-yolunda-yeni-ufuklar/)

Sayıların dahi kendi başına durumun vahametini ortaya koymaya yettiği aşikardır. Siyasette kadınların varlığı oransal olarak en fazla %17’dir diyebiliyoruz sayılara bakarak.

Bu sayılar sıkıntıyı tam anlatmaya yine de yetmedi diyelim; o zaman başka bir veriye daha bakalım;

“Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla ülkemizin nüfusu 85 milyon 279 bin 553 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 42 milyon 704 bin 112 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 575 bin 441 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1'ini erkekler, %49,9'unu ise kadınlar oluşturdu.”( https://data.tuik.gov.tr/)

Yani kadın-erkek nüfusu birbirine -neredeyse- eşit. Ülkede yaşayan cinsiyetlerin dağılımı oransal olarak eşitken; siyasette var olanların cinsiyetleri arasında kadınlar aleyhine bir eşitsizlik söz konusu.

Bahsettiğim üzere, bu eşitsizliğin ve beraberinde getirdiği birçok engelin temel sebebi toplumsal cinsiyet rolleri ve bu rollerden beslenerek güçlenen ataerkillik. Temel sorun bu baskın düşünce ve tavırdır, farklı somut biçimlere girerek kadınların karşısına farklı engeller olarak çıkar. Örneğin seçim ve adaylık süreçlerinde erkek adayların daha fazla desteklenmesi ve önlerinin açılması, kadın adayların seçilmesi çok zor olan sıralardan aday gösterilmesi, daha önce bahsettiğimiz “liderlik erkeklere uygundur” anlayışı dolayısıyla medya ve kamuoyunun erkek adayları desteklemeye daha yakın olması gibi sorunlar şekline bürünerek direkt siyasetin içinde yol almaya çalışan kadınlara engel olabilir veya onları yavaşlatabilir. Bunun dışında kadınların siyasetten uzak durması sonucunu doğuran nedenler şeklinde de karşımıza çıkar. Kültürel kabuller, toplumsal tepkiden çekinmek gibi nedenlerle ya da kendisi ataerkil kalıplar içinde yetiştiği için “siyaset kadın işi değil” diyen; siyasete çekimser veya uzak kalan kadınların sayısı hiç de azımsanacak gibi değildir. Ayrıca kadın içsel isteksizliğini, “uzak durmalıyım” düşüncesini aşsa bile bu sefer önüne ekonomik engeller çıkabilir. Yani kadınları siyaset sahnesinde var olma yolculuğunun başında da yolculuğu sürecinde de türlü türlü engel bekler.

Peki bu engeller nasıl aşılır?

Elbette bu engelleri aşmanın en sağlam yolu zihniyetleri değiştirmektir fakat bu uzun bir süreç ister. Toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkillik birden var olup toplum hafızasına yerleşmediği gibi birden ve hızlıca da yok olmayacaktır. Bu noktada yapılması gereken cinsiyet eşitliği ile ilgili farkındalık ve bilinç kazandırmak için toplumsal eğitimleri ve buna ilişkin düzenlemeleri önemsemek; bunlarla eş zamanlı olarak da geçici tedbirler alarak kadınlara mağduriyet yaratan durumlarla baş etmektir.

Kadınların siyasete katılımını arttırmak ve desteklemek adına uygulanabilir bazı politika ve stratejiler vardır. ; “Kota Sistemi ve Teşvikler”, “Kadın Dostu Politikalar”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimleri”, “Kadın Danışma ve Katılım Mekanizmaları”, “Kadın Liderliği Destek Fonları”, “Cinsiyet Duyarlı Bütçeleme”, “Kadın İstihdamını Teşvik Edici Politikalar”, “Toplumsal Farkındalık Kampanyaları”, “Cinsiyet Eşitliğini İzleme ve Değerlendirme”, “Kadına Şiddetle Mücadele” bu politika ve stratejilerden bazılarıdır. Bunlardan ülkemizde uygulanmakta olanlar da vardır ama çoğu uygulamanın da etkin olmaktan uzak olduğunu üzülerek söylememiz gerekir.

Bu stratejilerin ve daha fazlasının; uygulanmayanlarının ivedilikle uygulanmaya başlanması uygulanıyor olup da etkin olmayanlarının da etkin hale getirilmesi ve kadınların siyasette varlıklarının arttırılması temel bir gerekliliktir.

Kadınların siyasette var olması sadece kadınlar için değil bütün toplum için bir gerekliliktir aslında. Çünkü sanıldığı ve inanıldığı gibi siyasetin cinsiyeti yoktur. Donanım, bilgi, etik değerlere bağlılık, sağduyu, öngörülü olmak gibi kişilik özellikleri bir siyasetçiyi “iyi” ya da “kötü” siyasetçi yapar. Bu özellikler cinsiyetten bağımsızdır, bilindiği üzere.

Kadınlar siyasette var olduğunda, karar alma organlarında daha fazla yer aldığında bu varlığın toplum için geri dönüşü de olumlu olacaktır.

Öncelikle kadınların varlığı ile, temsiliyetlerinin artması ile kadın bakış açısı karar alma organlarında kendine yer bulacağından alınan kararlar daha kapsayıcı ve adil olacaktır. Çünkü toplumun yüzde ellisi gibi bir kesimini oluşturan bir grup olan kadınların; farklı beklentileri, istekleri, düşünceleri vardır. Bu düşünceler dile getirilip istekler ve beklentiler karşılandıkça toplumun refahı ve mutluluğu daha çok artmış olur.

Kadınların karar alma organlarında gerektiği gibi var olmasıyla yaşadıkları sorunları daha çok anlatma ve daha etkin çözümlerle bertaraf etme olanağı doğar; kadın hakları güçlenir ve sağlık, eğitim vb. konularda kadın odaklı politikalar uygulanabilir.

Şu anki halde; kadınlar olarak çoğumuzun birincil problemi sırf kadın olduğumuz için karşılaştığımız sorunlar. Toplumsal cinsiyet kalıpları ve ataerkilliğin bize yarattığı sıkıntılar o kadar büyüyor ki bazen, bunları aşıp toplumun diğer sıkıntılarının aşılmasında yardımcı olabilme şansı elde edemiyoruz. Kadınların siyasete daha çok dahil olması ve kadın odaklı politikalara ağırlık verilmesini sağlaması ile bu durum ortadan kalkarsa biz kadınlar da çok daha hızlı, etkin ve aktif olarak yaşadığımız ilçeyi, ili, ülkeyi etkileyen diğer problemlerin çözümüne dahil olabiliriz; bu durum ülkede yaşayan her vatandaşın lehine olacaktır.

Ve elbette ki kadınların eşit düzeyde katılımı karar alma süreçlerinin daha demokratik işlemesini; sürecin demokratikleşmesi de toplumdaki dengenin ve istikrarın artmasını sağlar.

Görüldüğü üzere kadının siyasette karar alma organlarında eşit temsili meselesi ciddi bir kadın hakları mücadelesi olmasının yanı sıra toplumsal bir meseledir.

Biz kadınlar olarak, yıllardır hemen hemen her alanda var olma mücadelesi verdiğimiz gibi siyasette de bu mücadeleyi veriyoruz.  Fakat yazımın girişinde de söylediğim gibi, Dünya’daki iyi şeylerin hemen hepsi haklıların mücadelesi sonucu doğmuş veya kazanılmıştır.

Biz de hak ettiğimiz eşitliği elbette kazanacak ve bu düzeni değiştireceğiz.



[1] Bilgileri çalışmamıza aktardığımız dipnot 1’deki makalede mahalle sayısı muhtemelen bir maddi hata sebebiyle “234” olarak yazılmıştı. Yazının yayın tarihi olan Ocak 2023 olduğu için 2023 yılı mahalle sayısına https://www.e-icisleri.gov.tr/Anasayfa/MulkiIdariBolumleri.aspx adresinden erişerek düzeltim sağladık.

Varol Zenginobuz
19/12/2023 , 22:40:31
tebrik
Harika düşünce ve tesbitler. Kaleminize,yüreğinize sağlık.Her zaman her yerde en büyük kahramanlar KADINLARIMIZDIR...

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
27/04/2024 , 10:36:53
SİYASET
26/04/2024 , 10:14:08
AKTÜEL
25/04/2024 , 10:43:09
GAZİEMİR
24/04/2024 , 18:56:48
GAZİEMİR
24/04/2024 , 11:43:42
YAŞAM / MAGAZİN
23/04/2024 , 13:37:14
AKTÜEL
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin