İYİ PARTİ LİDERİ AKŞENER’E İZMİRLİ İŞ İNSANLARI İLGİSİ
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler
EKONOMİ

İYİ PARTİ LİDERİ AKŞENER’E İZMİRLİ İŞ İNSANLARI İLGİSİ

Facebook'ta paylaş
17/11/2022 , 21:46:09

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bir dizi program için geldiği İzmir’de ESİAD Ekonomik Vizyon Buluşmalar toplantısına katıldı. Toplantıya ev sahibi ESİAD Başkanı Sibel Zorlu’nun yanı sıra, İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ve çok sayıda iş dünyası temsilcisi katıldı.

 

İzmir’den Egeli iş insanlarına hitap eden  İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin kuruluş nedenlerine bir kez daha vurdu yaptı. Akşener  konuşmasında şunları söyledi;

 “Bu çatı altında benim sizlerle 2’nci buluşmam. Başkanımızın konuşmalarından yola çıkarak bende çok kısa birkaç bakış açısını paylaşacağım. Bazen söylenir ki bir şey değişecekse her şey değişecek. Matematik denklemlerinde de vardır. Bir sayı değiştirirsiniz bütün sonuç değişir. Bizim partimizin kuruluşu böyle bir şey oldu. 2017’de bir arkadaşlarımız ile ucube sistem dediğimiz partili Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı henüz partimiz yokken en az 40 şehre ben kendim gittim ve hepimiz kendi şahsi paralarımız ile Anadolu’yu dolaştı. Bu günleri anlattık ve bu sistem yanlış bir sistemdir dedik. Bu sistemde ekonominin patronu güvendir diyorsunuz. Ancak öyleyse bile bu güveni sağlayacak hukukun üstünlüğüdür. Tam anlamıyla uygulanan demokrasidir. Yatırımın yerlisini yabancısını yatırım yapmaya getiren, yatırımcıyı yönlendiren bu saydıklarımdır. Sizin ağzınızdan ve  aklınızla konuşuyorum. Öngörülebilirlik varsa yatırımcı gelir burada istihdama yönelik yatırım yapar. Kapıdan içeri yabancı yatırımcı olarak yola çıktığınızda ayak bastı parasına kadar giden saçmalıklar ile karşılaşıyorsanız. Alacak verecek üzerinden problem çıktığında yargıya dair tarafsızlık güvenceniz yoksa, hukukun üstünlüğüne dair bir korkunuz varsa elbette yatırım yapamazsınız. Sıcak para girer çıkar. Ya da çeşitli şekillerde kara paranın aklandığı ya da sürekli varlık barışını ilan ettiğiniz, paranın nereden geldiği belli olmayan uçucu para denilen sistem ile karşı karşıya kalırsınız. Bütün bunlar gerçekleşti. Keşke biz haksız çıksaydık. 2017 bizim için bir mihenk taşıdır. Biz bundan sonra partimizi kurduk. Anayasa Referandumu geçti, bundan sonra bize özgü partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin dışına çıkılamayacağı kanaatinin olduğu ve herkesin havlu attığı bir dönemde İYİ Parti’yi kurduk. Tek amacımız bu ucube sistemin demokrasi yoluyla, sizlerin hür oyları ile gitmesini sağlamak için yola çıktık. İYİ parti zor şartlar içinde kuruldu. İYİ Parti çözüm üreten bir parti. Tamam seçime gireceğiz ancak bize seçime giremezsiniz denildi. Ben arkadaşlarımın onayı ile CHP’ye gidip 15 vekil talep ettim. Bu Türk siyasi demokrasisi için önemi bir adım ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanıtı da çok büyük bir adım. Bu bugün Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığını getirdi. Bu bugün adayınız kimdir diye tepinen ağabeylerin feryadını getirdi.  Yıllardır Rahmetli İnönü ve CHP zihniyeti üzerinde çağırıp bağıranlar.

 

Türkiye'deki bugün mevcut sistem geçmişten bile geridedir. Size bir vaka anlatacağım. Yıl 1946. Seçimler olur o günkü şarlarlar elbette bugün anladığımız anlamda demokrasi yoktur. Ancak demokrasiye dair adımlar vardır. Demokrat Parti seçime girer, biraz problemli bir seçimdir. Ben Doğru Yol’da politikaya başladım. İlk öğretilen aslan yürekli kadınlardır…  Seçim olur birçok itiraz vardır ve sonuçta DP bir grup kurar meclise girer ancak kanunlar buna uygun değildir. 1947’de bir kongre yapar DP orada Hürriyet Misakı diye bir beyanname yayınlarlar. Orada bir ültimatom vardır. Rahmetli İnönü hem cumhurbaşkanıdır hem CHP Genel Başkanıdır. DP Genel Başkanı Celal Bayar’dır. İsmet Bey’e çıkar ve sine-i millete gideceğiz Cumhurbaşkanının partili cumhurbaşkanı olmasından ayrılmasıdır. Partinin başına partinin yöneticilerinin geçmesidir. Başbakanlığa meclisteki siyasi partilere saygı duyan bir başbakanın getirilmesidir.  İsmet Bey millete dönmeyin bi bunu yapalım der. Biz bugün 1946’dayız. Allah’ım ne büyüksün dediğim o. Yıl 2022 dijital demokrasi diye bir kavram tartışılıyor. Z kuşağı diyerek ahkam kesiyoruz ancak 1946’nın kuralları ve anlayışı ile yönetiliyoruz. 1946’nın bir tık gerisindeyiz. Bu yönetilebilir bir Türkiye değildir. Bunun değişmesi için partimizi kurduk. Buradan değişmemiz mümkün değil. 15 milletvekili ile başlayan hikâye 11 büyükşehiri getirdi. İYİ Parti’nin bu ülkenin kilit taşı olduğuna inanıyorum. Bu nedenle İYİ Parti’nin üstüne gidiliyor. Bunun için İYİ Parti sürekli Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Cumhur İttifakı’nın paydaşları tarafından dürtülüyor ve zaman zaman bizi üzen hakaretler ile de karşılaşıyoruz. Ancak gelinen noktada ise İYİ Parti'nin denklemin içerisinde bulunmadığı hiç bir bileşen bir şey yapamıyor. Bundan dolayı arada yerli ve milli olarak ilan ediliyoruz. Bütün bunların anlamı biz şımarmadan, seçmenimizi milletimiz velinimet sayarak, kutuplaştırmadan, alt tarafı siyaset yapıyoruz diyerek. El sıkışmaların birbirini anlamaya gayretlerinin ne kadar önemli olduğunu belirtmek istedim. Patronun seçmen olarak sizler olduğunuzu hatırlatmak istedim.”

 

 

ESİAD Başkanı Sibel Zorlu’da yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Neredeyse bir yıl önce, 27 Aralık 2021 tarihinde, “ESİAD Liderler Buluşması” kapsamında Sayın Akşener ve ekibinin görüşlerini dinleme fırsatı bulmuştuk. Bu defa, “ESİAD Ekonomik Vizyon Buluşmaları” kapsamında bir araya geldik. Ülkemizde ve dünyada çok yoğun ve hızla değişen bir gündemle karşı karşıyayız. Günümüzde jeopolitik, ekonomik ve siyasi unsurlar birbirinden bağımsız değil. Hepimizin bildiği üzere, 2022 yılına Rusya-Ukrayna Savaşı damgasını vurdu. Savaş, Avrupa’da ciddi bir enerji krizinin ortaya çıkmasına ve giderek küresel boyut kazanmasına neden oldu. Enerji fiyatlarının yükselmesi ve hammadde sorunlarının ortaya çıkması tüm dünyada enflasyonist baskıları getirdi. Ayrıca, Covid-19 kriziyle ortaya çıkan tedarik zincirlerindeki aksamalar son bulmuş değil. Bütün bunların neticesinde küresel düzeyde bir resesyona gidiş söz konusu.  Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise bir yandan küresel krizler, diğer yandan Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum, sanayimizi ve iş dünyamızı derinden etkiliyor. 2023 yılının ilk yarısında yapılacak seçimlerle ilgili konular ekonomi gündeminin önüne geçmeye başladı. Ancak, mevcut ekonomik tabloyu göz önünde tuttuğumuzda, seçimlerden sonra da ülkemizin en önemli gündem maddesinin yine ekonomi olacağı aşikâr.  Biz sanayici ve iş insanlarının en büyük beklentisi ülkemizin istikrarlı ve öngörülebilir bir ekonomiye kavuşmasıdır. Dünya ekonomilerinde de hissedilen enflasyon, ülkemizde ise baş edilmesi zor bir sorun haline geldi. Artık hepimiz yüksek enflasyonla mücadele ediyoruz. Merkez Bankası, yukarı yönlü revizyonlar yapmaya devam ediyor. Enflasyonla ilgili olumlu beklentiler ise sadece baz etkisiyle bağlantılı. Ekim ayında yıllık bazda TÜFE yüzde 85,51, ÜFE ise yüzde 157,69 oldu. Dünyada da enflasyon bir sorun olmakla birlikte, ülkemizdeki yüksek enflasyon oranı bizi diğer ülkelerden negatif ayrıştırıyor. Bu verilere rağmen Hükümetin önceliğinin enflasyonla mücadele olmadığını görüyoruz. Halihazırda büyüme odaklı ekonomi politikası uygulandığı söyleniyor. Ancak, TÜİK’in yüzde 7,6 olarak açıkladığı büyümeye karşın işgücünün milli gelirden aldığı pay yüzde 25,4’e indi. Milli gelirin adil dağılmadığı, ayrıca üretimin büyümeye katkısının düşük olduğu bir ülke ekonomisi istenen sonuçları veremiyor. Öte yandan, sanayi üretim endeksi rakamlarında yıllık bazda artış yaşansa da son aylarda bu artış oranının düştüğü görülüyor.  Nitekim son açıklanan 2022 yılı sanayi üretim endeksi yıllık bazda yüzde 0,4 artış, aylık bazda ise yüzde 1,6 azalış gösterdi. Yüksek döviz kurları ve emtia fiyatları sanayicilerin işletme sermayesi ihtiyacını giderek artırıyor. Sanayicinin öz kaynakları yetersiz kalmaya başladı. Finansman problemleri ve finansmana erişim ise yatırımların önünde önemli engel oluşturuyor. Bu yüzden yatırım kararları erteleniyor. Hükümetimizin son dönemde uyguladığı faiz indirimine dayanan ekonomi politikası ise genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarından ayrışmaktadır. Bu kapsamda politika faizi yüzde 10,50’ye kadar düşürüldü, tek haneye indirileceği sinyalleri verildi. Öte yandan borçlanma faizleri ne yazık ki politika faiziyle uyumlu değil. TÜİK verilerine göre 2022 Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 17, ithalat ise yüzde 40,4 oranında artış sergiledi. En fazla artış ara malları ve hammadde ithalatında yaşandı. Enerji ithalatının etkisi ise büyük. Dış ticaret açığımız, cari açığımızı körüklüyor. 2022 Eylül ayı itibariyle yıllıklandırılmış cari açık 39,2 milyar dolar oldu. Neyse ki bu sene turizm gelirleri cari açığa olumlu katkı sağladı. Bu genel ekonomik sorunlarımızın yanı sıra rekabet gücümüz bakımından ciddi yatırım gerektiren alanlar bizi bekliyor. Önümüzdeki dönemde, özellikle Avrupa pazarından pay alabilmek için yeşil dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. AB ile aramızdaki Gümrük Birliğinin güncellenmesi de bir başka önemli konu. Yeşil dönüşümün yaratacağı maliyetin belirlenmesi ve gerekli desteklerin oluşturulması, Türkiye'nin 2053 karbon nötr hedefi için kilit unsurdur. Ülkemizde henüz gerekli destek mekanizmaları, teşvikler, Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum konusunda bütçeden ayrılacak pay konusunda sanayiciye yol gösterecek kapsamlı bir plan, program bulunmuyor. Yeşil dönüşümün tamamlayıcısı niteliğinde olan dijital dönüşüm ise sanayiden hizmetlere tüm sektörlerde önceliklerimiz arasında yer almak zorunda. Bu da gerekli alt yapının geliştirilmesi ve yatırım anlamına geliyor. Biz sanayiciler, bir yandan yüksek döviz kuruyla gerekli hammaddeyi ve ara malları temin etmeye çalışırken diğer yandan yüksek enerji maliyetleri ile mücadele ediyoruz. Türkiye'nin enerji ithalatı için ödediği tutar bir yılda neredeyse yüzde 100 artış kaydetti. 2021 yılı Ağustos ayında ödenen 4,37 milyar dolarlık enerji ithalatı faturası bu yılın aynı ayında 8,73 milyar dolara yükseldi. Sanayicinin en temel amacı ülke kalkınmasına ve refahına katkıda bulunmaktır. Çalışanlarının mutluluğu da sanayicinin en büyük motivasyon kaynağıdır. Mevcut koşullarda üretmek artık ciddi fedakârlık anlamına geliyor. Bu da ne yazık ki beraberinde imalat sanayinden kaçışı getiriyor. Bu noktada yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve ithal girdiyi düşürecek üretim, sanayimizin geleceği bakımından hayati önemde. Doğru bir kalkınma ve finansman modeli ile sürdürülebilir ve döngüsel ekonomi için stratejik bir planlamaya ihtiyacımız var. Teknopark alanlarının ve kapasitelerinin artırılmasını bu bağlamda son derece önemli görüyoruz. Ayrıca OSB’lerin genişletilmesini, teknoparkların etrafında konuşlanacak ihtisas bölgeleri oluşturulmasını bekliyoruz. ÜR-GE ve AR-GE desteklerinin devlet politikası haline gelmesini savunuyoruz. İş insanlarının işletme sermayesine desteklerin daha fazla olması gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz. Sanayicilerin ve iş dünyasının finansmana erişimdeki sıkıntıları giderek büyüyor. Öngörülebilirlikten uzak uygulamalar, Türk ekonomisine güven sorunu, küresel gerçeklerle uyumlu olmayan kısa vadeli adımlar, finansal kaynaklara erişimi zorlaştıran unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. AB ile bütünleşme politikalarının izlendiği, AB’ye uyum reformlarının hayata geçirildiği dönemlerde enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğünü, doğrudan yabancı yatırımlarda önemli bir artış olduğunu hatırlatmak isterim. AB’ye katılımın vazgeçilmez perspektifimiz olması gerektiğini düşünüyoruz.  Öte yandan sürdürülebilir kalkınma yolunda atmamız gereken hızlı ve kapsamlı adımların sekteye uğramaması için ülkemizin karşı karşıya kaldığı düzensiz göç olgusunun doğru yönetilmesi gerekiyor. Tüm bu sorunların yanı sıra nitelikli eğitim meselesini ülkemizin en önemli sorunu olarak görüyoruz.  Yüksek teknolojiye dayanan katma değerli üretimin ancak her kademede nitelikli insan gücü ile mümkün olabileceğini biliyoruz. Bu bağlamda, teknolojik gelişmeleri, inovasyonu temel alan mesleki eğitim seferberliği başlatılması gerektiğini, kaybettiğimiz zamanın bir an önce telafi edilmesini savunuyoruz. Son bir hususa değinmek istiyorum. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ancak kadınların toplumsal hayatın her alanına aktif katılımı ile mümkündür. Türkiye’nin uluslararası endekslerde gerilerde kalmasının nedeni, kadınların istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına katılımının düşük olmasıdır. Bu durum dikkate alındığında, 30 yıllık bir geçmişe sahip olan ESİAD’ın ilk kez bir kadın başkanı olması sebebiyle bugün Kurucu Kadın Siyasi Parti Lideri Sayın Akşener’in Derneğimizi ziyaret edip, toplantımıza katılmasından onur duyuyorum. Türkiye’nin ekonomisiyle, stratejik konumuyla, her türlü fedakarlığa hazır olan insanıyla, çok güçlü bir ülke olduğuna inanıyoruz. Hukukun üstünlüğünün tam olarak tesis edildiği, çoğulcu demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği bir Türkiye’nin, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacak kapasiteye sahip olduğuna inanıyoruz. Sözlerime son verirken katılımızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, Sayın Akşener’e “ESİAD Ekonomik Vizyon Buluşmaları” toplantımıza katılımlarından dolayı şükranlarımızı ve saygılarımızı sunuyorum.”

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
27/04/2024 , 10:36:53
SİYASET
26/04/2024 , 10:14:08
AKTÜEL
25/04/2024 , 10:43:09
GAZİEMİR
24/04/2024 , 18:56:48
GAZİEMİR
24/04/2024 , 11:43:42
YAŞAM / MAGAZİN
23/04/2024 , 13:37:14
AKTÜEL
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin