Beyaz badanalı alçak evlerin, bahçelerdeki sardunya çiçeklerinin şirin, büyülü Seydiköy’ü günümüzden geleceğe aktaran notaların ustası Nusret Taşçı’dan söz etmenin zamanıdır artık.
Saz çalma sevdasına tutulan dayısını gördüğünde içine düşen bağlama ateşini, çocukluğundan 65’inin de ötesine taşıyan bir mahalli sanatçıdır kendisi!
14’üne geldiğinde imkansızlıklardan dolayı kendi elleriyle yaptığı bağlama ile öğrendiği notaların peşinde, Anadolu Türküleri’nin sihirli dünyasında yol aldı. Üstatların öğretilerinden yola çıkarak ailesiyle birlikte müzik dolu bir dünya kurdu kendine. Sonra bu dünyasına dostlarını ekledi, yetmedi oluşturduğu korolarla koca bir ilçeyi de o büyülü notalar dünyasına dahil etti.
Şimdilerde o çok sevdiği bağlamasından uzak bırakan sağlık sorunlarıyla boğuşuyor olsa da yaptıkları ve bıraktığı iki eseriyle Gaziemir’e beste yapan kişi olarak adını ilçe tarihinin iz bırakanlar bölümüne yazdırdı.
Mübadele öncesinde ve sonrasında o günkü adıyla Seydiköy’e yerleşen Balkan Türkleri bu kasabada yeni bir hayata başlamışlardı. Balkanlarda başlayan iç çatışma, ardından Birinci Dünya Savaşı ve derken çöken bir imparatorluk, beraberinde gelen sosyolojik gelişmeler. Tüm bunlara eklemlenen, Onları ata yurtlarından eden kopuşun trajedisi! Aradan geçen uzun yıllar ve yakın dönem tarihinde yaşanan değişimler. Kasabadan, metropol ilçeye, Seydiköy’den Gaziemir’e baş döndüren bir evriliş! Bu dönüşüm sonrasında anılarda kalan bir yaşam sürecine olan özlem!
Çocukluğunda yaşadığı ve özlediği o günleri bir şiir olarak kaleme aldığında, gelecekte bunun bir Türkiye dönüşeceğini elbette bilemezdi Nagihan Uyanıker;
Gidilecek tek yeri vardı çarşısı. Açıklıktı görünürdü karşısı.
Fırıncısı, kahvecisi, aşçısı ne güzeldin dostluk dolu Seydiköy.
Beyaz badanalı alçak evleri. Bahçelerde sardunya çiçekleri.
Adetleri töreleri örfleri. Ne şirindi o büyülü Seydiköy.
Bir başkaydı ağaçları kuşları. Baharlarda kekik kokan dağları.
Tarlaları, bahçeleri, bağları. Düşte kaldın tütün kokan Seydiköy.
Çığlık çığlığa öten O’ tren sesi. Davullu zurnalı ev düğünleri.
Kınalı parmakları köy gelinleri. Sevdalarda dopdoluydu Seydiköy
Artık anı oldun eski Seydiköy. Masal gibi rüya gibi Seydiköy
Gönüllerde yaşıyorsun Seydiköy.
2009 – 2014 yılları arasında Gaziemir Kaymakamı olarak görev yapan Şerafettin Tuğ ilçeye gelir gelmez yaptığı işlerden birisi o yöredeki kanaat önderlerinin yanı sıra kültürel faaliyetlerde bulunan özgün kişilerle tanışmaktı. İlçede kendi kurduğu Kültür Sanat Merkezi ile ekmeğini notalardan çıkarak müzisyen Nusret Taşçı ile tanıştı. Taşçı’dan etkilenen Kaymakam Tuğ, O’nun kursiyerlerle birlikte hazırladığı Yıl Sonu gecelerinin müdavimi oldu. Bir görüşmesi sırasında Seydiköy adına bir beste yapmasını salık veren Tuğ’un bu teşviki sonrasında, Nagihan Uyanıker’in Seydiköy adlı şiiri, Nusret Taşçı’nın notalarıyla Seydiköy Türküsü haline dönüştü.
Seydiköy Türkü’sünden beş yıl sonra ise bu kez Nusret Taşçı sözlerini de kendi yazdığı Seydiköy’ün Treni adlı bestesiyle ilçe tarihinde çok önemli bir iz bıraktı.
Yıllarca sen bizi taşıdın. Aşımızı evimize getirdin.
Mutlulukta hüzünde sen vardın Seydiköy’ün Treni.
Siyahlara bürünmüştün.Dumanınla bütünleştin.
Hatırladıkça seni, Seydiköy’ün, Seydiköy’ün Treni.
İstasyona gelişin çok güzel. Sesini, kokunu özledik.
Düdüğünde hüzün vardı Seydiköy’ün, Seydiköy’ün Treni
Siyahlara bürünmüştün. Dumanınla bütünleştin.
Hatırladıkça seni, Seydiköy’ün, Seydiköy’ün Treni.
18’nci yüz yılın sonlarından 1990’ların başına kadar, kasabanın İzmir kent merkezi ile ulaşımını sağlayan Seydiköy Treni, buraları yurt edinenlerde ayrı bir öneme sahip. Nusret Taşçı’da bu bestesiyle bir Seydiköylü olarak geçmişin anısını notalarıyla gelecek kuşaklara anımsatmayı amaç edinmiş.
Müzik dünyamıza verdiği iki beste için Seydiköylü Mahalli Sanatçı Nusret Taşçı inanıyorum ki bir çok kesim tarafından takdir ediliyor.
İyi ki varsın Nusret Taşçı. Sana sağlık ve uzun ömürler diliyorum.
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?