Aşkın ‘Her’ formu
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

Aşkın ‘Her’ formu

Facebook'ta paylaş
13/02/2021 , 22:07:46 Hit: 411

2021 Şubat ayının yazısı, normalin dışında bir aşk hikayesini konu alan “Her” filmi hakkında. 2013 yapımı Her, Türkiye’ye “Aşk” adıyla gelmiş, Spike Jonze imzalı bir filmdir. Filmin başrolünde Joaquin Phoenix (Theodore) bulunuyor. Daha önceki şubat ayı yazımda da “aşk” temasını farklı bir türle besleyen bir film yazmıştım. “Her” filmi de her açıdan farklı ve sorgulatıcı bir aşk filmi.

 

Filmin afişinde de vurgulandığı gibi kırmızı rengi filmin genel tonunu oluşturuyor. Hem aşkın rengi olması hem de bilinçli olarak filmi diğer soğuk tonlu bilim kurgu filmlerinden ayırması adına kırmızıyı ve sıcak tonları filmin kadrajında sık sık görüyoruz.

 

Film, en genelinde yalnız bir adamın hikayesini anlatıyor diyebiliriz. Yalnız insanlar demek daha da doğru olabilir. Kalabalık bir şehirde yalnız insanlar…

 

Filmin geçtiği zaman ya da yer ile ilgili bir bilgi bizlere verilmiyor. Sadece epeyce gelişmiş olan bir teknoloji hayatı görüyoruz. Ana kahramanımız Theodore bir mektup yazarı. İnsanlar için, istek üzerine mektup yazan bir şirkette çalışıyor. Filmin açılış sahnesinde Theodore’u bu mektuplardan birini yazarken izliyoruz.  Kamerada sadece onu gördüğümüz için, ilk başta kimle konuştuğunu ya da ne yaptığını anlayamıyoruz. Bu da aslında Spike Jonze’un, film boyu bize geçirmeye çalıştığı absürtlük hissini güzel yansıtan bir sahne olmuş. Theodore’un ne yaptığını anladıktan sonra filmin teması bir nevi şekillenmeye başlıyor aslında. Teknoloji ve getirdiği yalnızlaşma, yabancılaşma. 

 

Bu yalnızlığı, karısıyla boşanma aşamasında olan Theodore üzerinden yoğun bir şekilde izliyoruz. Bindiği asansörde, metroda, yolda.. Theodore ve diğer herkes kulağında kulaklıklar ve ellerinde telefonlarıyla.

 

Filmin ilerleyen dakikalarında Theodore kendine yapay zekaya sahip bir işletim sistemi satın alıyor. Sistemin daha kuruluş aşamasından itibaren komplike bir yapıya sahip olduğunu anlıyoruz. Theodore’un yaptığı seçimlerden sonra Samantha adıyla bir yapay zekâ Theodore ile sohbet etmeye başlıyor ve hatta Theodore’un ilk defa güldüğünü görüyoruz. Samantha’yı filmde Scarlett Johansson seslendiriyor. Tam burada filmle ilgili bir tavsiyem, filmi dublajlı  izlememeniz olacaktır, çünkü Scarlett Johansson’ın karakteristik sesi Samantha’ya gerçekten de çok şey katıyor.

 

Filmin devamında Theodore ve Samantha’nın gelişmeye başlayan ilişkilerini görüyoruz. Samantha, Theodore’un hem hayatını kolaylaştırıyor hem de onun yalnızlığına eşlik ediyor. İkili, saatlerce sohbet ediyorlar ve Theodore, Samantha’yı cebine koyduğu kameralı cihazla her yerde gezdiriyor, ona dış dünyayı gösteriyor. Aralarındaki bağın nasıl oluştuğunu, geliştiğini izliyoruz. Bir bakmışsınız ki adını koyamadıkları bir beraberliğin içine giriyorlar. Öyle güzel bir bağ kuruyorlar ki Samantha’nın bir yapay zekâ olduğunu bile sık sık unutuyorsunuz. Theodore etrafındakilerle iletişime geçene kadar, izleyici olarak siz de soyutlanıyor ve sadece ikilinin ilişkisini dinliyorsunuz. Ve Theodore ne zaman birine, yapay zekayla sevgili olduğunu söylemenin tedirginliğini yaşasa, işte o zaman durumun absürtlüğü tekrar ortaya çıkıveriyor.  Bu konuyu görsel olarak da desteklemiş Jonze. Zira Theodore, Samantha ile konuşurken ve vakit geçirirken yalnızlığı bizi pek de rahatsız etmiyor. Fakat ne zaman konuşmayı kesseler, kalabalık bir şehrin içindeki yalnız adamımız beliriyor ekranda.

 

Aşkın pek de alışık olmadığımız bir formunda, gerçek bir ilişkinin yansımasını yaşamayı başarıyor Samantha ve Theodore. Gün geçtikçe Samantha’ya daha çok bağlanan Theodore öyle bir duruma geliyor ki, Samantha’ya ulaşamadığı bir gün resmen çıldırıyor.   

 

Film boyunca bir yandan da yapay zekâ Samantha’nın gelişimini gözlemliyoruz. İlk başta insan olmayı ,çözümlenemeyen bir denklem olarak görüp ,bir bedene sahip olmayışına obsesyon derecesinde takıntılıyken, daha sonrasında insanları küçümsüyor, sadece ölümlü birer varlıklar olduklarından bahsediyor. Theodore ile olan ilişkisi, Samantha’yı zaman zaman çok zor duruma sokarken bir yandan da öyle bir gelişiyor ki varoluşsal sancılar yaşamaya başlıyor. Film boyunca ne Theodore’un hayalinde ne de herhangi bir görüntüde Samantha’nın fiziksel bir tasvirini görmüyoruz. Bunun, her izleyicinin kafasında kendi Samantha’sını oluşturması için bilinçli yapıldığı söyleniyor.

 

Genelde yapay zekanın bir kâbus gibi son bulduğu filmlerden farklı olarak Spike Jonze, filmde yapay zekanın popüler kehanetiyle ilgilenmiyor gibi duruyor. İzledikten sonra düşündüren bir film olan “Her”, elektronik aygıtlarınızdaki sesli asistanlara farklı bir gözle bakmanıza sebep olabilir. Bir sonraki ay görüşmek üzere..

 

 

 

 

 

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
24/04/2024 , 12:27:43 Hit: 411
GAZİEMİR
24/04/2024 , 11:43:42 Hit: 411
YAŞAM / MAGAZİN
23/04/2024 , 13:37:14 Hit: 411
AKTÜEL
23/04/2024 , 13:32:29 Hit: 411
GAZİEMİR
21/04/2024 , 16:19:04 Hit: 411
GAZİEMİR
21/04/2024 , 15:51:55 Hit: 411
SPOR
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin