Kara Tren gelmez ola
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

Kara Tren gelmez ola

Facebook'ta paylaş
21/05/2021 , 15:33:19 Hit: 93

Bir kara tren geçse, dizilse ardı sıra vagonlar, kulağıma bir kampana favoribahis sesi gelse, uzayıp giden tren yollarına bakakalsam, vagonlardan sallanan eller, hüzünlü yolcular görsem; aklıma gurbet gelir, içime bir gariplik düşer. Bana da bir hal olur duygusallaşırım.

Çuf Çuf sesler, puf puf dumanlar, gurbet kuşlarının hikâyelerini, memleket yollarının sözlerini yüklenip usulca yanı başıma bırakırlar.

Bir vagonun penceresine yaslansam; uçsuz bucaksız bozkırlardan, yüce dağlardan, derin vadilerden, mor sümbüllü bağlardan, gelincik tarlalarından, boz bulanık akan sulardan, başıboş rüzgârlardan, yalnız köylerden, ıtır kokulardan, rengârenk gün doğumlarından, gülkurusu akşamlardan geçerim. Cebime koyduğum umut taşlarıyla bir gece vakti düşler sokağının yolunu tutarım.

Demiryolları üzerinde oyun oynayan pembe yanaklı, kömür gözlü, köy çocuklarını görsem peşine düşer; iki ray üzerinde gidip gelen tekerleklerin aheste dönüşlerinde, eski zamanların yaşanmışlıklarını keşfeder, rötarlı hayatların izlerini sürerim.

Bir zamanlar sırtında yatağı, elinde bavulu ile bir dilim ekmek parası için gurbet yollarına dökülen Afyonlu Mehmetleri, Antepli Ökkeşleri, Sivaslı Rızaları, Denizlili Kamilleri, Bayburtlu Eminleri görürüm.

İstasyonların, garların yıllanmış yorgun duvarlarında, taşlarında, kanepelerinde gözü yaşlı anaların, gönlü yaralı sevdalıların, sılayı bekleyenlerin, benzi soluk gözü yaşlı suretleri belirir.  Sessiz sedasız karşıma dizilirler.

Son bakışları, sımsıkı sarılan elleri, veda buselerini, ayrılmak istemeyen kalpleri bir kondüktörün tiz bir düdük sesi ayırıverir. Kara dumanlar kampana sesleri alır götürür sevdiklerimizi yâd ellere. Koşsan da vagonların ardından eller ayaklar çaresiz, nefesler kesik, boyunlar bükük kalır. Hasret yüklü giden trenlerin kompartımanlarından gurbet kuşlarının ayrılık çığlıkları feryatları göğe yükselir; ağlar kuşlar bulutlar, ağlar gökyüzü zarı zarı.

 Gurbet o kadar acı ki ne varsa içinde Ah gurbet! Zalim Gurbet!

 Garibanlığın, fukaralığın, çaresizliğinin soğuk yüzünü, kompartımanların sert tahta oturaklarında hissederim.

Kanadı kırık, bağrı yanık gurbet kuşlarının içli içli söyledikleri gurbet türkülerine kulak verir, halimce eşlik ederim.

Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınır da derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez.

Gözden kaybolunca vagonlar, bir şiir düşürürüm peşlerine gayrı. Gidenlerin arkasından serpilen su misali;  

GURBET TRENİ                                                               

Yine katarlandı gurbet treni

Yatağı sırtına vuran gidiyor

Dur durak dinlemez yoktur freni

Saati hasrete kuran gidiyor

Geride kalanlar ağlar çaresiz

Ölüler çaresiz sağlar çaresiz

Dereler ırmaklar çağlar çaresiz

Umudu mendile saran gidiyor.(Esat Kabaklı)

 

Gurbetin, sılanın ne olduğunu bilen kara trenler içimizden geçip gideli epey zaman oldu.

Turnaların, yeşilbaşlı gövel ördeklerin, sunaların, bulutların, seher yellerinin taşıdığı gizli sözler, elvan elvan kokular, inci mercan yükler türkülerde, ağıtlarda, deyişlerde kaldı.

Kara trenlerle gidenler sılaya döndü mü? Vuslata kavuştular mı? Bilinmez ama hepsi hayat yolunun yolcusu oldular.

Gurbet, uzaklarda mı kaldı yoksa gurbet artık yanı başımızda mı? Bizim içimizde mi saklı? Sanal dünyanın yalnızlığında mı? 

Şimdi ise hız dünyasındayız, haz dünyasındayız. Bir dakika beklemeye bile sabrımız yok. Saatler hızlı, yollar hızlı, trenler hızlı, bilgiler hızlı ama yine hayata yetişemiyoruz. Hız sabrımızı alıp götürüyor.

 Hayata yetişemeyince kızıyor, öfkeleniyor, telaşlanıyoruz. Bu sefer hızla akıp giden hayatın önüne geçebilmek için daha da hırslanıyor; her şeyin daha hızlısını, daha kolayını talep ediyoruz.

Hız peşinde koşarken de hayatı ıskalıyor, birçok güzel şeyi unutuyoruz. Hayal kurmağa ayıracağımız vaktimiz bile olmuyor.

Ha yakaladık ha yakalayacağız diye beyhude çırpıyoruz kanatlarımızı.

Aslında sakinliğe, sessizliğe, yavaşlığa ihtiyacımız var. Eski kara trenler gibi.

Uzaklara yapacağımız bir tren yolculuğu ile kaybettiğimiz bu sakinliği, durgunluğu, yavaşlığı bir nebze olsun giderebiliriz. Ne dersiniz?

Bir yerel rehber ile dağa tırmanan gezginler, her bin metrede bir oturup bekler. Gezginler “Hadi” derler, “gidelim, hemen gidelim, vakit kaybetmeyelim?” Yerel rehber ise “Beklemem lazım” diye diretir ve devam eder: Çok hızlı gidersek, ruhumuz geride kalır!”

Esen kalınız…

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
19/03/2024 , 10:20:25 Hit: 93
SİYASET
18/03/2024 , 11:13:17 Hit: 93
SİYASET
17/03/2024 , 11:10:47 Hit: 93
SİYASET
16/03/2024 , 18:21:50 Hit: 93
SİYASET
16/03/2024 , 10:21:00 Hit: 93
GAZİEMİR
16/03/2024 , 09:30:00 Hit: 93
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin