Çoban Çeşmesi
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

Çoban Çeşmesi

Facebook'ta paylaş
21/05/2021 , 15:22:46 Hit: 192

     Çoook çok uzaklarda bir dağ başında suskunluğunda sırlar, bakışlarında gizli anlamlar saklı; cılız akışında eski sevdaları, yosun tutmuş taşlarında eski betvakti zaman aşklarını saklayan sahipsiz, isimsiz bir çoban çeşmesine rast geldim.

 

     Oturdum, yosun tutmuş yorgun ıslak taşına. Uzattım ellerimi yerin karanlığından kurtulup gün yüzü gören aydınlık sularına.

      Akışında derde devalar, gizli dualar saklı bu çoban çeşmesi kim bilir ne aşklara tanıklık etmiş, ne kederli gönüllere su serpmiş, ne sırlara mahzar olmuştu.

     Bakmayın şimdi kimsesiz garip garip durduğuna.

     Yanaştım, usulca yamacına sordum sual eyledim eski vakitleri, sevdaları, aşkları…

     Lisan -ı hâl olup çözülüverdi o lal olmuş dilleri.

     Eee! Vakit bu vakit değil haliyle o eski aşkların üzerinden nice sular gelip geçti.

     ''Çoban çeşmesi diye küçümsemeyin beni bir zamanlar aşk ile akardım. Yamaçlarımda güller açar, bülbüller güle pervane olup, sevda şarkıları söyler, ılgıt ılgıt kavakyelleri eserdi başımda.'' 

     ''Mecnun'a su veren ben, Ferhat' a yol gösteren ben, Leyla'nın hallerini bilen ben, Kerem'e yoldaş olan ben idim.''

     Bugün aşksız, sevdasız, boynu bükük kalan yine ben.

 

     Aşk için yıllarca yar yolu bekleyenler, gözbebeğine düşüp her nereye baksa sevdiğini görenler, çöllere düşüp Mecnun olanlar, bir bakışa ömür verenler, ahu zar edip gözlerindeki ışığı kaybedenler, kavuşamadan toprak olanlar, çoktan mazide kaldı hepsi.

     Bilirim bir daha ne Leyla gelir ne de Mecnun; bilirim geride kaldı o yazlar- baharlar, şimdi bihaberim sevenlerden ve dahi sevilenlerden.

 

     Ara ki bulasın o ölümsüz aşkları şimdi.

 

     ''Yine de mahzun mahzun bir umut öylece beklerim, bu kuş uçmaz kervan geçmez dağ başında.  Dudakları kurumuş, aşka susamış bir âşık gelir de geçer umuduyla.''

     Kim bilir aşk şarabımdan en son hangi şanslı içti?

     Çoban çeşmesi dillendikçe susmak düştü bana.

     Çoban çeşmesi döktükçe içini ateşler düştü gönlüme.

     Kimsesiz hüzünlere boğulmuş Çoban çeşmesinin haklı isyanına, sitemine karşı mahcup bir çocuk misali boynumu büktüm sadece.

     Öyle ya, sevdiği uğruna taşlara kazma vuran, kalbinde ateşten ok taşıyıp ayrılık ateşi ile yanan, deli divane olup çöllere düşen âşıklar yoktu şimdi.

     Günümüzde; bir anlık hevesler, özentiler, beğeniler bu yüce duygunun adıyla ifade ediliyor. Ne acı değil mi?

     Aşk gün gibi tüm gerçekliği ile duruyor durmasına da yerli yerinde onu basitleştirip, değersizleştiren bizleriz aslında.

     Şimdi; raflarda, tezgâhlarda allayıp pullayıp alıp satılan bir mala çevirmişiz aşk denilen bu nadide duyguyu.

     Yalan sözler, sahte yüzler, özentiler, meraklar, tamahlar, reklamlar tutsak almış aşkları.

     Neylesin oklar şimdi bu taştan yürekleri, neylesin ateşler şimdi bu ruhsuz kalpleri, neylesin güller bülbüller şimdi tutsak edilmiş aşkları.

Bilirim şimdiki aşkların sadece adı kalmış dilimizde.

 

     Avunur dururuz ''gerçek olsa aşklar ya da biz masal olsak'' diye.

     Belki de bu çoban çeşmelerine rast gelip aşk şarabından içen son nesilizdir. Ne de olsa lale devri çocuklarıyız. Zamanımız çoktan geçmiş.

     Sen üzülme çoban çeşmesi sevmeyenler utansın, aşksızlığa mahkûm edilen bu dünya utansın.

 

     Çoban çeşmesinin bu duygularına, şair Faruk Nafiz Çamlıbel ''Çoban Çeşmesi ''şiirinde bakın nasıl tercüman olmuş;

 

     ….

     O zaman başından aşkındı derdi,

     Mermeri oyardı, taşı delerdi.

     Kaç yanık yolcuğa soğuk su verdi.

     Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi

     …

     Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,

     Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,

     Ateşten kızaran bir gül arar da,

     Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi

 

     Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,

     Tarihe karıştı eski sevdalar,

     Beyhude seslenir, beyhude çağlar,

     Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi.

 

     Ne zaman ki çoban çeşmeleri gürül gürül akacak ,yine bir çoban sürüleriyle çıkagelecek, yalağından kuzular kuşlar su içecek, âşıklar başında dilek tutacak, türküler yakılacak ocağında, Ferhatlar yüz sürecek taşına toprağına, o zaman karanlıkta çoban yıldızı gibi her dem parlayacak aşk yeniden…

 

     Aşk ateşiyle yananlar, aşk cefası çekenler çoban yıldızının şavkında bulacaklar bu çeşmeleri belki bir dağ başında, belki uçsuz bucaksız bir vadinin dik yamaçlarında.

 

    

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
19/03/2024 , 10:20:25 Hit: 192
SİYASET
18/03/2024 , 11:13:17 Hit: 192
SİYASET
17/03/2024 , 11:10:47 Hit: 192
SİYASET
16/03/2024 , 18:21:50 Hit: 192
SİYASET
16/03/2024 , 10:21:00 Hit: 192
GAZİEMİR
16/03/2024 , 09:30:00 Hit: 192
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin