Her şey zıddıyla hayat bulur
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

Her şey zıddıyla hayat bulur

Facebook'ta paylaş
11/05/2021 , 14:26:42 Hit: 490

 

     Okuyor, okudukça küçülüyor ve bildikleri arttıkça bilmediklerinin çokluğunda boğuluyordu Ömer.

     Oysa ruhu bilgiden muaf, yerin altı ile bulutların üstünde aynı anda dolaşabildiği gibi daha önce hiç gitmediği yerlerde de pekala gezip tozabiliyordu.

     Bazen bu iki zıtlık arasında savaşırken dışarıdan garip göründüğünü de düşünmüyor değildi. 

     Beden yaşlanmaya başlamasına karşın genç kalan ruh; onu devamlı çekiştiriyor bezen galip geliyor ve bedeni kendine hizmetkar edebiliyordu; bazense hayal kırıklığına uğramamak için baştan daha pes ediyor, hücreleri her geçen gün yaşlanmakta olan bedene kitap okumakla yetiniyordu. Beden kalabalıklardan hoşlansa da – biraz kendini güvende hissetme duygusu -  ruh kalabalık haz etmiyordu.

     Yine kalabalık bir ortamda bir köşede ruhu ikna etmeye çalışan beden ona doğru yaklaştıkça artmakta olan sesi işitti. Gelen O'nun az çok kaçık hallerinin altında gizlediği bilgeliğin farkında olan arkadaşı Deniz'den başkası değildi. Zaten bu arkadaşı dışındakilerle de pek fazla konuştuğu söylenemezdi.

 

     Deniz; “Bu ne sıcak böyle! Yandım, hadi markete gidip soğuk bir şeyler alalım” dedi.

 

     Ömer gülümsedi.

     Oysa aynı arkadaşı daha 3 ay önce soğuktan yakınmış yazı ve sıcağı ne kadar özlediğinden dem vurmuş ve sıcak bir şeyler içebilmek için onu zorla sevmediği kafe ortamına sokmuştu; “Tüm kış yazın gelmesi hayali ile yaşadın. Şimdi ise sıcağı yenmek için ona inat daha da sıcağa çıkıp soğuğu aramaya koşuyorsun. Söyle şimdi Deniz sen sıcağı mı yoksa soğuğu mu seviyorsun?” dedi.

 

     Bu sırada kapıdan henüz çıkmış olmalarına rağmen Deniz adımlarını yavaşlatıp Ömer'e yarı baygın gözlerle baktı; “Sanırım haklısın, insanoğlu nankör, yaranılmıyor. Ne varsa onu bir kenara atıyor sonra yok olanın peşinden koşuyor değil mi?” dedi.

 

     Ömer bastığı asfaltın yakıcı sıcaklığını neredeyse tabanları erimiş olan sandaletinden fazlasıyla hissederken “Öyle değil!” dedi, “ İnsanoğlu nankörde değil ayrıca, sadece bazıları kör. Hoyratça hayatını harcarken geçtiği yolların farkına varamıyor. Gerçekten neyi sevip sevmediğini bile bilmiyor. Misal hangi mevsimi seviyorsun diye sorsam; kimi kışı sevdiğini söyleyecektir, kimi yazı. Oysa kışı ya da yazı sevdiğini iddia edenler en çok da baharı seviyorlar. Neden mi? Çünkü bahar ne sıcaktır ne soğuk. Aynı zamanda hem sıcak, hem soğuk.”

 

     “Yani? “ diye sordu Deniz.

    

     “Bak dostum hayatta her şey zıddıyla var olur. Misal bembeyaz bir sayfa koyduğumu varsay önüne, bir defa bakar bir daha bakma gereği hissetmezsin öyle değil mi? Çünkü sadece beyazdır, üzerinde herhangi bir yaşam izi yoktur. Fakat o beyaz sayfaya tek bir siyah nokta koyduğumu farz et... İşte tek bir siyah nokta bembeyaz kağıda coşkulu bir yaşanmışlık katar, o senin yakınıp durduğun kaz ayakların gibi. Kağıda bir daha bakma gereği duyarsın; siyahın hangi tonu olduğunu düşünürsün, ne tür bir kalem ile o noktanın konulmuş olabileceğini tahmin etmeye çalışırsın, sonra noktanın kağıdın tam merkezine mi yoksa herhangi bir yerine mi konulduğuna bakarsın. Merkeze uzaklığını ölçmeye çalışırsın vs... Ve o noktadan başlayıp bir hayalini dahi çizersin. Görüyorsun ya beyaz dediğin tek bir siyah nokta ile can bulur. Beyazın güzelliğini siyahta, siyahın güzelliğini beyazda bulursun.

Hadi daha da ilerletelim o noktadan bir hayalini bile çizebileceğini söylemiştim ya... Hah işte! O hayalde afet bir kadın durur mesela. O'nun senin ateşine su olacağını düşünürsün. Oysa belki de su sensindir ve o ateş!

 

     Deniz gülerek Ömer'in sözünü kesti 

     “Hayal güzel de dostum ben ateş istemiyorum ki. O ateşler beni zamanında epey yaktı. Olacaksa su olsun, şöyle su gibi olsun.”

 

     Ömer gülümsedi;

     -Tamam pekala eğer sen ateş isen var olmak için suyu bulmak zorundasın ama ya su olan sen isen? Bir düşünsene eşin olacak kişi de su... Ne olur söyleyeyim mi? Hiçbir kaba sığamaz taşar boğulursunuz. Hadi diyelim tam tersi ikinizin de ateş olduğunu varsay. Sönmeyen bir yangın...O yüzden hayalindeki afeti bulmadan önce kendini bul derim boğulmamak ya da daha da yanmamak için.

 

     - Yani hayat bulmak için önce kendini sonra zıddını bul diyorsun.

 

     -Aynen öyle hatta ölmek için bile...

 

     -Haydaa dur şimdi neden öldürdün durduk yere beni. Ayrıca ölmek için daha çok gencim.

    

     -Elbet öldürmedim Deniz lafın gelişi... Ama bir saniye sonramızı bilemiyorken ölümü göz ardı edemeyiz öyle değil mi? Bak bu da konumuzla alakalı aslında. Söyle bana şimdi; sağlık kazanmak için hep steril ortamlarda mı bulunmak daha doğru yoksa mikrop olan ortamlara da girilebilir mi?

 

     -Elbet bir doktor değilim ama vücudumuza mikrop girince savaştığını ve bağışıklığımızın güçlendiğini biliyorum.

 

     -Yani diyorsun ki sağlıklı olabilmek için önce hasta olmamız gerekir. Yani sağlık hastalıkla gelir ve her şeyde olduğu gibi bu da zıddıyla var olur. Peki o halde ölüm de doğumla gelmez mi? Doğmazsan ölmezsin de.. Her şey zıddıyla hayat bulduğuna göre ölümde bir bitiş olmuyor o halde aksine var olmanın olmazsa olmaz bir parçası.

 

      İyice afallamıştı Deniz ne diyeceğini bilmeden;

      “Boş ver sen onu bunu da bu akşam ki maçı kim kazanacak dersin? “ dedi, konuyu dağıtmaya çabalayarak. Dayanamayıp “kim bilir belki Fenerbahçe de Galatasaray'ın zıddıdır ve birlikte var oluyorlardır” dedi yüksek bir sesle kahkaha atarak. 

 

     Ömer gülümsedi “Bak orada yanıldın Galatasaray'ın var olması birine bağlı değil hele Fenerbahçe'ye hiç  değil” dedi kahkahalar eşliğinde sıcakta soğuğu aramaya devam ediyorken...

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
19/03/2024 , 10:20:25 Hit: 490
SİYASET
18/03/2024 , 11:13:17 Hit: 490
SİYASET
17/03/2024 , 11:10:47 Hit: 490
SİYASET
16/03/2024 , 18:21:50 Hit: 490
SİYASET
16/03/2024 , 10:21:00 Hit: 490
GAZİEMİR
16/03/2024 , 09:30:00 Hit: 490
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin