Bir Yiğitlik, Centilmenlik Destanı; Çanakkale
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler
AKTÜEL

Bir Yiğitlik, Centilmenlik Destanı; Çanakkale

Facebook'ta paylaş
18 Mart 1915 Deniz ve ardından 8 Ocak 1916’da Kara Savaşları zaferleriyle sonuçlanan Çanakkale Savaşı, ilerleyen yıllarda Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin fitilini ateşleyen çok önemli bir savaştır.
17/03/2020 , 21:20:04

“Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir” Yarbay Mustafa Kemal / Çanakkale 1915

 

2 Ağustos 1914’te Almanya ile yapılan gizli anlaşma sonucunda Osmanlı İmparatorluğu Almanya İmparatorluğu’nun yanında 1.Dünya Savaşı’na girdi. İttifak Devletleri adı verilen ve Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan Krallığı yanına savaşa giren Osmanlı’da dönemin padişahı Sultan Beşinci Mahmut Reşat’tır. İkinci Meşrutiyetin ilanı sonrasında Sultan ve Osmanlı Meclisi-Mebusanı ile birlikte ülke yönetiminde söz sahibidir. Meclisi Mebusan çoğunluğunu oluşturan İttihak ve Terraki Cemiyeti bir müddet Osmanlı Hükümeti’ni dışarıdan denetleyen bir konumda iken çok geçmeden Enver, Talat ve Cemal paşaların öncülüğünde iktidar partisi olarak, Sultan, Sadrazam ve hükümetiyle birlikte ülke yönetimini üstlenmektedir.

 

Osmanlı Hanedanı ve meclisi mebusan da çoğunluğu oluşturan İttihak ve Terraki’nin önde gelen paşalarının bilgisi dahilinde; 2 Ağustos 1915 tarihinde Sadrazam Said Halim Paşa ile İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Baron Wangenheim imza ettiği 14 Maddeden oluşan anlaşma maddeleri sonucunda Osmanlı İmparatorluğu 1.Dünya Savaşı’na Almanya’nın (İttifak Devleri’nin) yanında dahil olur.

 

ÇANAKKALE SAVAŞLARI:

 

ÇANAKKALE BOĞAZI’NDA DENİZ SAVAŞI

 

19 Şubat 1915 sabahı İtilaf devletleri, 12'si İngiliz, 4'ü Fransız olmak üzere 16 muharebe gemisi, 6 muharip, 14 mayın arama tarama ve 1 uçak gemisinden oluşan donanmasıyla ‘Müstahkem Mevki Methal Grubu Bataryaları’na bombardıman başlattı.

 

Methal Grubu'nda; Ertuğrul, Seddülbahir, Kumkale, Orhaniye bataryaları ile Erenköy civarında yerleştirilmiş bir kısım seyyar obüs bataryası, Merkez Grubu'nda ise Anadolu ve Rumeli bataryaları bulunuyordu.

 

Hava şartlarının olumsuzluğu nedeniyle İtilaf Devletleri’ne bağlı güçler 25 Şubat günü ikinci bombardımana başladı.

 

İtilaf Devletleri Donanması 26 Şubat ve 17 Mart arasında ileri teknoloji sistemleriyle Çanakkale Boğazı’nda mayın arama taraması gerçekleştirdi. Ancak 17’yi 18 Mart’a bağlayan gecede, Binbaşı Nazmi Bey ve Yüzbaşı Hakkı Bey'in komutasındaki Nusrat Mayın Gemisi, Erenköy koyuna ve Boğaz'a mayın döşedi.

 

NUSRET'İN 26 MAYINI

 

18 Mart günü saat 11.15 civarlarında Çanakkale Boğazını geçmek için bir kez daha harekete geçen İtilaf Devletleri Donanması’na, Türk kuvvetleri tarafından ilk atışlarla taarruz başlatıldı. İtilaf güçlerinin önemli gemileri ilk taarruzda yara alırken, ardından savrulan İngiliz ve Fransız donanması, güneye yöneldi. Erenköy mevkiine gelen İtilaf gemileri, bu kez de Nusret Mayın Gemisi'nin döşediği 26 adet mayınlara çarparak batması ve yan yatmasıyla tarihin akışı değişti.

 

Bu arada Rumeli kıyılarında Seyit Onbaşı'nın attığı 275 kilogramlık top mermisinin de İtilaf Devletleri’nin geldikleri gibi gitmelerinde büyük payı vardı.

 

18 Mart 1915 Saat 18.00'e kadar süren şiddetli çatışmalar sonunda, İtilaf Devletleri donanmasının üç muharebe gemisi Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları batarken 2 muharebe gemisi ile 1 muharebe kruvazörü de yara aldı.

 

Olağanüstü anların yaşandığı savaşta Osmanlı Devleti’nin kesin zafer elde etti. Bu zafer, tarihe "Çanakkale Deniz Zaferi" olarak geçti ve Çanakkale'nin geçilmezliği tüm dünyaya ispat edildi.

 

ÇANAKKALE KARA SAVAŞLARI

 

18 Mart 1915’te Osmanlı Ordusu’nun Çanakkale Boğazı’nda kazanmış olduğu Deniz Zaferi Türk Ordusu’nda savaşan askerlerin motivasyonun artmasında önemli bir yere sahiptir. Ancak Çanakkale’de kesin mutlak üstünlük için kahramanlık destanının kanla yazıldığı çetin kara savaşları yapmak gerekiyordu.

 

Arıburnu, Anafartalar başta olmak üzere birçok cephe ve siperlerde topla, tüfekle çoğu kere süngü ve kol gücüyle tam bir dişe diş mücadelelerin olduğu kara savaşları 25 Nisan 1915’te başlayıp, 9 Ocak 1916 yılına kadar sürdü.

 

ÇANAKKALE’DE HER İKİ TARAFTAN 502 BİN ASKER HAYATINI KAYBETTİ

 

Sekiz aydan fazla süren Çanakkale Savaşları’nda savaştaki tarafların kaybı biri diğerin ki kadardı. Çanakkale Savaşı’nda toplam 502 bin asker yaşamını yitirdi.

 

Çanakkale Savaşları ile birlikte öne çıkan ve yaşamının önemli bir bölümünü savaş meydanlarında geçiren Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında Ankara’da savaşla ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:

“Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun  hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.”

 

Çanakkale’den (Boğaz’dan) geçerek Karadeniz’e açılmak isteyen İtilaf Devletleri’nin (İngiltere, Fransa ve diğerlerinin); 1918’de sona erecek 1.Dünya Savaşı’nın hemen ardından hayata geçirmeye çalıştıkları gizli ajandalarının Osmanlı Devleti’ni sona erdirirken Anadolu’yu işgal ederek parçalama girişimi Türk Milleti’ni yok etmeyi amaçladığı kesindi. Çanakkale Savaşı Türker için kendi vatanını savunmak, ‘öldüreceğim’ diyenlere karşı bir ‘ölmeyeceğiz’ savaşıydı. İttifak Devletleri’nin sürükleyicisi Birleşik Krallık (İngiltere) Fransa için yeni bir sömürge ve egemen olma savaşından başka değil iken aralarında Müslüman askerlerinde bulunduğu İngiliz Sömürgesi Hindistan ile çocuk yaştakiler dahil kendi içerindeki yerlileri hiç bilmedikleri Anadolu coğrafyasına getirip savaştıran Avusturya, Yeni Zelanda ve diğerleri için ‘Neye karşı, niçin savaşıldığı’ bilinmeyen kanlı bir savaştı. Türk Milleti ve askerleri için Çanakkale; 19 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922’ye kadar sürecek Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı’nın, Tam Bağımsızlık yolunda bir bilinçlenmenin ilk adımını oluşturdu. Keza ne için geldikleri ne için savaştıklarını bilemeyen Anzaklar içinde ayrı bir bilinçlenmeye yol açan bir mücadelenin adıydı Çanakkale!

 

 

CENTİLMENLERİN SAVAŞI

 

Çanakkale Savaşları kara harekatıyla ilgili olarak belirtilmesi gereken önemli bir diğer nokta da şudur:

Tüm bu çarpışmalar ve karşılıklı saldırılar sırasında, Türkler mertçe, dürüstçe ve kahramanca çarpışmış, insancıl meziyetlerini ve güçlü kişiliklerini sergilemişlerdir.

Seddülbahir'de, Suvla'da, Anafartalar'da yapılan en kanlı siper savaşlarında da durum böyledir.

Türk Askeri, Kızılhaç çadırları ve hastane gemileri, yaralı taşıyan botlar, ya da sedyeleri hedef alan hiçbir atış yapmamıştır. Bir saldırı gerçekleştirmemiştir.

Bölgedeki hakim tepeler Türklerin elinde olmasına ve olumlu doğa koşullarına karşın, düşmanın sürekli olarak çekindiği zehirli gaz kullanılmamıştır. Su kaynakları zehirlenmemiştir. Türk Askeri (Mehmetçik) bu yöntemleri hiçbir zaman mert ve dürüstçe bir tutum saymamıştır.

Mehmetçik savaş alanında ele geçen esirlere ve yaralı düşman askerlerine düşmanca değil insanca muamele içinde olmuştur.

Bu durum karşısında Anzaklar hayli şaşırmıştır. Öncede kendilerine anlatılan , ya da Mısır'da karşılaşıp hakkında belirli ön yargılar ve imajlar geliştirdikleri Türk Askeri Abdul, Gelibolu Yarımadası'nda söylenenlerin aksine oldukça Anzak Türkler’incentilmen savaşçılar olduğunu yaşayarak görmüşlerdir.

“UZAK DİYARLARDAKİ ANALAR GÖZ YAŞALRINIZI ARTIK DİNDİRİNİZ”

Çanakkale artık Anzaklar ile Türkler arasında samimi bir saygının tesis edildiği bir kutsal alandır.

 

1934 Yılında Mustafa Kemal Atatürk 18 Mart’ta yayınladığı ve dönemin Türkiye temsilcisi tarafından Avusturalya’daki Anzak Günü’nde okunan mesaj hala yüreklere seslenen en etkili tarihi mesajlardandır;

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün mesajına bir Anzak Anası’ndan gelen mesajda aynı değerdeydi;

 “Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi... Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla...”

 

 

 

 

 

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
18/03/2024 , 11:13:17
SİYASET
17/03/2024 , 11:10:47
SİYASET
16/03/2024 , 18:21:50
SİYASET
16/03/2024 , 10:21:00
GAZİEMİR
16/03/2024 , 09:30:00
SİYASET
15/03/2024 , 12:31:36
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin