Kurân Hocam ve Mustafa Kemal Atatürk!
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

Kurân Hocam ve Mustafa Kemal Atatürk!

Facebook'ta paylaş
25/11/2018 , 10:09:15

Henüz altı yaşında bile değilmişim okuma aşkı düşmüş gönlüme. Tutturmuşum illa da “Ben okula gideceğim“diye!

 

O zamanlar okula başlangıç yaşı yedi!

 

Okul Müdürü kabul edemeyiz deyince bizimkiler ne yapsın?

 

Çareyi mahkemeye başvurmakta bulmuşlar yaşımı büyütmek için. Dilekçeyi  görünce kabul etmiş Müdür Bey’de mahkemeye gitmeye gerek kalmadan yazılabilmişim okula!

 

Birinci sınıfa başladığımda (ellerinden öperim) Hanife Şentürk’tü öğretmenim!

 

Bana ilk yan çizgi çizmeyi öğretti sonra dik çizgiyi.

 

Sonra da Mustafa Kemal Atatürk’ü!

 

Her yeri tebeşir kokan sınıf tahtasının üzerinde Türk Bayrağı ile andımızın arasındaki çerçevede dururdu resmi!

 

Ben o resme yani hakkında çok az bilgi bildiğim Mustafa Kemal’e büyük bir hayranlık, saygı ve hafifte çekinerek bakardım.

 

Öyle bir duruşu, öyle bir bakışı vardı ki o resimlerde!..

 

Türküm. Doğruyum. Çalışkanım sözlerinin şekil almış haliydi!

 

Bende her sabah daha da bağırarak söylerdim andımızı!

Türk’üm. Doğruyum. Çalışkanım!

 

İlkem; Küçüklerimi korumak , büyüklerimi saymak , yurdumu ,milletimi özünden çok sevmektir.

 

Her sabah çivi gibi mıhlanırdı aklıma çalışkan ve doğru olmak, büyüklere saygı göstermek, küçükleri korumak, yurdumu sevmek…

 

Ne güzel sözlerdi  bunlar. Ne onur verici!..

 

Hani insanın bazı anıları vardır, beyinde apayrı bir bellekte her daim taze ve dün yaşamışçasına canlı durur.

 

En ince ayrıntısına kadar hatırlarsın. Hah işte!

 

Öyle bir anımı anlatacağım şimdi bende size.

İlkokul birinci sınıf bitip yaz tatili başladığında annem Kur’an kursuna yazdırmış beni!

 

Daha önce babaanemle defalarca Teravih Namazı kılmaya gittiğimiz köyün tek Cami’ine!

 

İlk gün aldım elime kalem, kağıdı koyuldum cami yoluna!

 

O zamanlar annen, baban götürmüyor seni tabi. Evde dizilecek köfünlerce tütün. Mecbursun  yolu da kendin buluyorsun yordamı da!..

 

Neyse camiye varıp içeriye girdiğimde gördüm ki 12 yaşlarında iki kızın etrafına toplanmış bir sürü çocuk!

 

Cami hocasının kızlarıymış. Baştan bir şeyler anlatıyorlar.

 

Ben en arkada kaldım. Sesleri de işitemediğimden olsa gerek elimdeki kağıda başladım resim yapmaya .

 

Beni gören diğer çocuklar hemen hocanın kızlarına şikayet ettiler.

 

Kızlar sert bir tavırla “Burası resim yapma yeri değil, bırak onu da dinle!” dediler.

 

7 yaşındayken bile emir cümlelerinden hoşlanmaz, konuşma üslubunu bilmeyen insanlara karşı mesafeli dururdum. 

 

Hiç duymamış gibi resmimi yapmaya devam ettim.

 

Kızlar bana “Seni hocaya söyleyeceğiz, çok sinirlidir!”dediler.

 

Diğer çocuklar ‘yandın’ gibi sözler söylerken, korkudan kalbim güm güm atıyor ama kafamı dahi kaldırmadan resim yapmaya devam ediyordum.

 

Hoca içeriye girer girmez herkes koştu hocanın yanına, hemen beni gösterdiler;

“Hocam bu kız dersi dinlemedi, hep resim yaptı!”

 

Hoca yanıma geldi , elimde ki kağıda bakarak “Resmin çok güzel olmuş, hadi gel şimdi de Kur’an harflerini de öğrenelim!”

 

Başımı öyle bir şefkâtle okşadı ki işte o gün ben dinimi çok sevdim!

 

Hep düşündüm o hoca bana bağırsaydı,ceza verseydi bir daha camiye gidebilir miydim diye!

 

Kimbilir?

Bu anım her aklıma geldiğinde Mustafa Kemal’in çocukken yaşadığı olay gelir.

Gönlüme de bir hüzün!..

 

Şemsi Efendi ilkokul’unda iyi bir eğitim alan Mustafa Kemal ezbere dayalı sistemden hiç hoşlanmıyordu. Kaymak Hafız olarak tanınan Arapça dersi hocası ezber çalıştırırken bir cümleyi tekrar etmesini istedi. Küçük Mustafa ses çıkarmayınca daha da yüksek ses tonuyla; “Tekrar et!” dedi. Yine ses çıkmayınca Atatürk’ün kulağını kanatana kadar çekti!

 

Bu olaydan sonra Mustafa Kemal dört gün odasına kapandı kimseyle konuşmadı!

 

Ama o dinine asla küsmedi.

 

Atatürk düşmanlarının O’na karşı halkı doldurmak için kullandıkları yöntemlerden biri O’nun dinsiz olduğu, dindarlara baskı yaptığı yalanlarıdır!

 

Atatürk dine değil, cehalet, bidata, hurafe ve din bezirgânlarına karşıydı!

 

Annesi Zübeyde Hanım sofuydu! Daha 7 yaşında iken oğlu Mustafa’nın Hâtim indirmesine yardımcı olmuştu!

 

İyi bir din eğitimi alan Mustafa Kemal ilk görev yeri olan Şam’da aldığı ilk maaş ile annesine etrafı simlerle çevrili başörtüsü aldı. Mustafa Kemal’in annesine daha sonra alacağı hediyelerde hep seccade, tesbih, örtü olacaktı!

 

Hatta eşi Latife Hanım ile evlendiği gün düğün hediyesi; kibrit kutusu büyüklüğünde altın mahfaza içinde el yazması Kur’an-ı Kerim idi.

 

Mustafa Kemal Atatürk halkını hurafelerden korumak, dinini aslına uygun öğrenmeleri için Kur’an-ı Kerim’i (Elmalılı Hamdi Yazır tefsiri), Hz. Muhammed’in hayatını ve temel din kitaplarını Türkçe olarak yayınlattı. 

 

Tarihe çok meraklı olan Atatürk en çok Hz. Muhammed’ den etkilenmiş, onun savaşlarını bütün detaylarıyla öğrenmiş, O’nun savaşlarını anlatan haritaları bizzat kendisi çizmiştir.

 

Tarih çalışması sırasında Hz. Muhammed hakkında konuşacak olanlara “Benim, senin adın silinir ama O ölümsüzdür!” diyerek cevap vermiştir.

 

Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında camilere, cem evlerine gitmiş, Cuma namazlarını kılmış Cami minberine çıkıp “Allah birdir. Şanı büyüktür” diye başlayan Hz. Peygamber’den övgüyle söz eden bir hutbe vermiş, TBMM’yi tekbir ve dualarla açmıştır.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün din ile ilgili birkaç sözüne de yer vermek istiyorum:

 

"Bizim dinimiz en tabii ve makul dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur “

"Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir."

“Bizim dinimiz milletimize aşağılık, miskin ve hor görülmeyi tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin yücelik ve şereflerini muhafaza etmelerini emreder."

 

 

 

Düşünüyorum şu an Atatürk olmasaydı ülkem, adım, dinim ne olurdu?

 

 

ATAM HER DAİM İZİNDEYİZ

AÇTIĞIN YOLDA GÖSTERDİĞİN HEDEFE

HİÇ DURMADAN YÜRÜYECEĞİME AND İÇERİM

VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

 

Saygı, özlem ve rahmetle!

 

 

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
25/04/2024 , 10:43:09
GAZİEMİR
24/04/2024 , 18:56:48
GAZİEMİR
24/04/2024 , 11:43:42
YAŞAM / MAGAZİN
23/04/2024 , 13:37:14
AKTÜEL
23/04/2024 , 13:32:29
GAZİEMİR
21/04/2024 , 16:19:04
GAZİEMİR
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin