İnsanlar bir yüzyıl öncesine kadar aşağı yukarı sabit bir hızda hayatı deneyimlemişlerdi fakat motorlu taşıtların, buharlı trenlerin icadıyla beraber bir yerden bir yere daha hızlı bir şekilde hareket etmeye başladılar. Trenin icadıyla beraber görüntü de muğlaklaşmaya ve hatta grileşmeye başladı. Bütün bunlara bağlı olarak da dünyayı daha hızlı bir şekilde tecrübe edebileceklerini idrak ettiler. İlerleyen zamanlarda kameranın icadıyla görüntülerin hızlı bir şekilde oynatılabildiğini gördüler. İletişimin hızlanması ve internetin hayatımıza girmesi de zihnimizdeki zaman-mekân mefhumunu alt üst etti ve bir zaman sıkışması durumuna maruz kalmaya başladık. Zaman-mekân sıkışması, insanların birbirleriyle ışık hızında iletişim kurmalarını ve çok kolay örgütlenebilmelerini beraberinde getirdi. Bu hız, finans âleminde tercüme edildiğinde artık dünya piyasası her tarafta görünür olmaya ve her yerden işletilmeye başlandı.
Bütün bunların sonucunda 7/24 uyanık olunacak bir hayat kurgusu oluşturdular. Gece gündüz birbirine girdi. Geceler suni ışıklarla aydınlatılmaya başladığı zaman akşam erken vakitte yatağına girip sabahın ilk ışıklarıyla uyanan insan tipi kayıplara karıştı. Gece yaşayan, uyumayan bir insan tipi ortaya çıktı. Hayat giderek hızlandı, telaşlandı ve hepimiz hayatın arkasında koşturan kişilere dönüştük..
Hız kültürü aynı zamanda tüketim kültürüdür. Hızlanan insan daha çok tüketir. Hız ağrı kesici gibi, morfin gibi bir şeydir. Ağrıyan taraflarınıza basarsınız ve sizi uyuşturur. Hız günümüzün en büyük uyuşturucularından bir tanesidir. İnsanı ölümle birebir karşılaşmaktan, birebir yüzleşmekten alıkoyduğu için de hepimiz ona çok kolay bağımlılık gösterebiliyoruz.
Çok meşgul insanlar aslında kendi içiyle meşgul olmak istemeyen, bundan kaçan insanlardır ve kendilerini hızlı olmakla meşru kılmaya çalışırlar ama dış dünyasını tıka basa dolduran, iç dünyasını yoksul bırakır..
Böyle bir zeminde "ait olmak" temel toplumsal sorunumuzdur. Bu durumda bizi zorlayan şey aidiyet, ait olmak ve ait kalmak oluyor.
Peki manevi, milli değerlerin yozlaştırıldığı bir hayatta ben birey olarak neler yapabilirim?
Ait Olmanın Basamakları:
1. Değer görme, olduğu gibi kabul edilme:
"Taş yerinde ağırdır" atasözünü burada hatırlatmak isterim. Çocuğun (insanın) varlığının kabulü, hata yaptığında ikaz eden veya doğru hareketlerinde ''bu doğru olmuş" diye tebrik eden, ne abartılı sevgiler ne de aşağılayıcı ifadeler kullanılmadan varlığının kabulu esastır. Çocuk bir konuyu öğrenirken üs perdeden bakılmadan, onun akıl seviyesine uygun cümlelerle konuşulmalı, çocuğa vakit ayırmalıyız. Bu, çoçuğun kendini değerli hissetmesini sağlar. Kim çoçuğa değersizlik hissettiriyor ise çoçuk ona aidiyet oluşturmaz. Değer görmek en büyük ihtiyaçtır. Çocuk kendi değerini ona olan davranışlar üzerinden oluşturur. Çocuğa verilen sözler vaktinde, konuşulduğu gibi yerine getirilmeli, bir olumsuzluk halinde duruma açıklık getiren konuşma yapılması gereklidir. Örnegin; alınacak olan bir bisiklet v.b. maddi imkansızlıktan gecikebilir veya daha ileri zamana ertelenirse bu konuya açıklık getirmeliyiz. Çocuk değerini verilen sözün yerine getirilmesinde arar. Çocukta istenilen davranışlar yetişkin tarafından gerçekleştirilmiyorsa çocuk kendini değersiz hisseder. Örnegin; geç saatlere kadar kendi tv seyreden ebeveyn çocuğun aynı isteğine izin vermiyorsa, sorulan soruları geçiştirip "sen anlamazsın" şeklinde cevaplanması değersizlik hissine kapılmasına vesile olur ve bır kopma yaşanır.
Duygudaşlık:
Çoçukların naif (kırılgan) oluşunu hesaba katmalıyız. Örneğin; kalemi kırıldığı için ağlayan çocuğa "boşver ağlama yenisini alırız" demek onun dünyasına giremediğimizi gösterir. Çocuğun o kalemle bağ kurmuşluğu vardır, o anda anlaşılmak, olduğu gibi kabul edilmeyi bekler.
Eşler arası ilişkiler de böyledir. Çiftlerin birbirini anlaması, duygularını paylaşabilecek kadar doğal ve içten davranması aidiyete katkı sağlar. Örneğin; baş ağrısı içindekı eşi yatakta sızlanırken bir şey yokmuş gibi tv'de maç izleyen bir erkek ilişkiyi yıpratır.
Birbirimize değer veren, değer bulan kimselerden olalım.
Esen kalın..
İletişim: mumincopur@mynet.com